Burda birsürü insan var. Ama gerçekten birsürü. Sanki heryer Kızılaymış, sanki hep meclise önemlilerden birisi gelmiş de yollar tıkanmış. Herkesin birbirine hiçlik derecesinde benzer olduğu bi’yer burası. Aynı zamanda da herkesin aynı anda birbirine benzediği bi’yer. Saatlik duygu auralarının hüküm sürdüğü bi’yer burası.
Sabah saat 7 ile 10 arası ayakları ve tekerlekleri olan herkes için mutsuzum sen de mutsuz olsan iyi edersin küçük hanım saati . 6ya kadar çok iş, 6dan sonra çok trafik var.
Hani bi’yerde kaza olur, teker patlar, kedi ağaca çıkar olay olur ya; burda kaza olmayan yerde kediler gezmiyor. Yıldızlar da heryerde değil asla; bulutları görebileceğin saklı yerdeler sadece.
Milyonlarca insanla aynı nefesi içine çektiğin bi’yer. Ya da nefesini bile paylaştığın bi’yer.
Önce heyecanla daha sonra ellerini sıkarak ne istediğini anlattığın,
“Her zamankinden” dediğinde anlayan ama başka bir şey getiren,
Işığını kapatıp sabah olmasını beklerken, başkaları için güneşin hiç batmadığı,
Siz denizsiz bi’yerde nasıl yaşayabiliyorsunuz diyenlerin sadece metroya binip denizi tek basamaklı sayılar kere gördüğü,
Yağmur yağacağını bilsen de şemsiyesiz çıktığın
2 köprüsü hiç kalbi olmayan bi’yer burası…
Alıntı: Nur Yıldırım