25 Mayıs 2025 Pazar

Alfred Kropp: On Üçüncü Kafatası

 

Yazarın okuduğum ilk kitabı, gençlik serisi olduğu ifade edilmiş. Okurken sürekli kriyonik besleme ile ilgili anımsamalar içinde olduğumu ifade etmek isterim.

Arka Kapak

Alfred Kropp, efsanevi kılıç Excalibur’u –sonradan bulsa da– kaybetmiştir. Ardından muhtemelen dünyanın gördüğü en kötü iblis olan Kral Paimon’u yenmiştir. Peki, şimdi Alfred’i ne beklemektedir? Çok şey. Onu korumaya yemin etmiş insanların güvenilirliklerini sorgulaması yetmezmiş gibi bir de her adımını takip eden tehlikeli, yeni bir düşman edinmiştir. “Sofia” kimdir veya nedir ve esrarengiz On Üçüncü Kafatası ile arasında nasıl bir bağlantı vardır? Her defasında ölümden kıl payı kurtulan kahramanımız bu maceradan sağ çıkamayabilir.

Rick Yancey’nin çokça övgü alan serisinin üçüncü kitabı, okurların kolay kolay unutamayacağı kadar sürükleyici.

“Vaat ettiği gerilimi yerine getiren bir aksiyon romanı.”

Kirkus Reviews

“Bitmeyen aksiyonu, nükteli mizahı ve sağ gösterip sol vurmasıyla bol cümbüşlü ve sürükleyici bir hikâye anlatan çok eğlenceli bir roman.”

VOYA

17 Mayıs 2025 Cumartesi

Bir Kuzey Macerası

Kuzeyin sadece soğuğunu değil ihtişamını da hissedebileceğiniz bir eser.

Arka Kapak

Jack London’ın 1900 yılında yayımladığı Kurdun Oğlu adlı derlemenin içinde yer alan Bir Kuzey Macerası, Homeros’un Odysseia destanını andıran, zorlu engellerle dolu, çetin ve “dönüştürücü” bir yolculuğun hikâyesidir. Aleut adalarındaki Akatan’da yaşayan kabile reisi Naass, evlendiği gün karısı Unga’yı denizden çıkıp gelen sarı saçlı beyaz bir adama kaptırır. İki metreyi aşan boyuyla bir devi andıran, “tanrıların dünyanın ilk dönemlerindeki erkekleri örnek alarak kalıba döktükleri” bu adam, Unga’yı sırtına vurduğu gibi gemisine atlayıp oradan uzaklaşmıştır. Naass intikamını almak üzere azılı düşmanının peşinden yollara düşer. Dünyayı dolaşıp bilgi ve görgüsünü artıracağı, macera dolu yıllar beklemektedir onu…

1 Mayıs 2025 Perşembe

Nazar

 

Reha Çamuroğlu kitabına, "Zulüm gören kadınlara..." ithaf ederek başlangıç yapmaktadır. Her bölüm de bir alıntı ile başlamakta ve okuyucuyu mistik düşüncelere sürüklemektedir. Kadınlar üzerinden toplumsal yaşama dair öğretileri fark edebileceğiniz düşündürücü bir kitap.

Arka Kapak

Sultan Selahaddin El Kürdi romanıyla büyük ilgi gören Reha Çamuroğlu'ndan ortaçağ engizisyonu cadılar ve kadınlar üzerinden günümüze göndermeler yapan ve tartışma çıkartacak gündemi belirleyecek bir roman...

Elini göğsüne götürdü sonra. Daha önce nasıl olup da görmediğime şaşırdığım bir şey asılıydı boynunda. El şeklinde gümüşten bir kolyeydi bu.

Bir çocuk eli kadar vardı. Tam ortasında canlı gibi bakan bir göz vardı. Göz tam da gözlerimin içine bakıyordu. Uzun kirpikleri, bunun bir kadın gözü olduğunu söylüyordu. İnce bir deriyle boynuna asılmıştı. Yavaşça çıkardı. Elinde tutuyordu.

"Buna Fâtıma'nın Gözü derler," dedi.


26 Nisan 2025 Cumartesi

Fularsız Felsefe

Uzay zamanda süregelen yolculuğumuzda hem varoluş hem de hiçlik üzerine temellendirilmiş dört önemli felsefeyi nitelikli bir biçimde aktaran araştırma ve inceleme kitabı. Günümüz koşullarında dünya-ülke gündemleri ile de bağlantısallık kurarak okuduğum ve çıkarımlarda bulunduğum bir kaynak oldu.

Arka Kapak

Kötülük dolu bir dünyaya, fikriniz sorulmadan getirildiğiniz yetmiyormuş gibi, ne özgürlüğünüzden ne de gerçekliğinizden emin olabiliyorsunuz. “Merak etmeyin, yalnız değilsiniz…” demek isterdim ama belki de sizden başka herkes sahte.

Varoluşumuzun bu netameli özetinde, nice zihni kurcalamış dört önemli mesele saklı:
• Tarih öncesinden beri süregelen bunca kötülüğün ve acının bir anlamı var mı?
• Hiçbirimiz burada olmayı seçmediysek, neden hâlâ çocuk yapmayı seçiyoruz?
• Kanunlara göre işleyen bir evrende, gerçek bir seçim yapmamız mümkün mü?
• Peki kanunlar nereden geliyor, “what is the Matrix ulan?”

Bu soruların her çağda taze kalmalarının sebebi, bir yandan olabildiğince kişiselken (hayatım başka türlü olabilir miydi?) bir yandan da alabildiğine geniş ölçekli olmaları (özgürlüğün olmadığı bir dünyada adalet neye dayanır?). Mitolojiden nörolojiye, edebiyattan kuantum fiziğine kadar, herkes için uygun soru işaretlerimiz mevcut. Tabii “herkes” derken kendim çalıp kendim oynuyorum, yoksa siz de gerçek değilsiniz.

20 Nisan 2025 Pazar

Düğümler

Psikanalizi, ilk kez bu seviyede bir kuram çerçevesinde düşünmeme sebep oldu, etkileyici bir kitap.

Arka Kapak

R. D. Laing’in Düğümler’i bir psikoloji kitabı, yazarını ünlü eden anti-psikiyatri yaklaşımıyla yazılmış bir teorik çalışma değil; bize dilin imkânsızlığını gösteren bir oyun/deneme. Dizeler biçiminde yazılmış, ama uzun aforizmalar gibi ilerleyen, bir dünya bakışını anlatan (ama anlatmayan), bir hayat anlayışını savunan (ama savunmayan) bir “yol-yordam” metnine benzer en çok.

“Kendime saygı duymuyorum

Bana saygı duyan birine saygı duyamam.

Ancak bana saygı duymayan birine saygı duyabilirim.

Jack’e saygı duyuyorum

Çünkü o bana saygı duymuyor

Tom’u aşağılıyorum

Çünkü o beni aşağılamıyor

Ancak aşağılık biri

Benim gibi aşağılık birine saygı duyabilir

Aşağıladığım birini sevemem

Jack’i sevdiğime göre

Onun beni sevdiğine inanamam

Nasıl kanıtlayabilir ki?”

4 Nisan 2025 Cuma

Uzun Yürüyüş

 

Yazarın okuduğum ilk kitabı ve içerisindeki betimlemelere hayran kaldığımı belirtmek isterim. Yazarın, edebi olarak okuyucuya doyum yaşattığı keyifli bir serüven.

Arka Kapak

"Nedir bu, dedi kendi kendine, tüm bu olup bitenler nedir, niçin buradayım, niçin hâlâ yaşıyorum?

"Belki, diye düşündü, bir kazazedeyim, batan bir gemiden kurtulan son kişiyim. Ama bu dağlarda deniz yok. O zaman, dedi, belki gemisi batmış Nuh'um ben. Gemim selde dağlara çarpıp parçalandı, eşim, çocuklarım, kardeşlerim, hayvanlarım, hepsi öldü gitti. Felaketten bir işaret kalsın diye geride bir tek ben kaldım.” 

Yola çıkarken bedeninin bir soğan zarı gibi tek tek soyulacağını sanan ama aksine bir ağaç kütüğü gibi kat kat kabuk bağlayan, katılaşan bir kahraman. İnsan sesinin olmadığı, işitilmediği bir yere ulaşmak için ülkeyi bir uçtan diğerine kat ediyor. Hiçbir şey arzu etmiyor sanki, hiçbir şey talep etmiyor. Böyle bir varoluş mümkün olabilir mi?

Uzun Yürüyüş Ayhan Geçgin’in dördüncü romanı.

1 Nisan 2025 Salı

Çavdar Tarlasında Çocuklar

1951 yılında yayımlanan roman, başlangıçta yetişkinlere yönelik yazılmış olsa da; kaygı, yabancılaşma ve toplumdaki yapaylık gibi konuları ele alması sebebiyle, farklı kitlelere hitap etmektedir. Kitap, masumiyet, kişilik, aidiyet, yitim, ilişki, cinsellik ve depresyon gibi konuların yıllar boyunca aynı formda semboller olarak var olduğunu da düşündürmektedir.

Arka Kapak

1951 yılında basılan kitap, Salinger’in ilk ve tek romanıdır. Çıktığı andan bu yana ilgi gören roman, ergenlik dönemindeki bir çocuğun dünyayı algılayış biçimini bize anlatırken, yetişkinlerin düzenine karşı olan isyanını da başarılı bir dil ile aktarıyor. Samimi dili ve karakterin içinde bulunduğu duyguların okuyucuya olan yansıması, onu kısa sürede dünya edebiyatı listelerinde ilk sıralara taşıyor.

Evden Uzakta Üç Gün Geçiren Holden Caulfield’in Başına Neler Geliyor?

Romanda, Holden’in okuldan atılması ile başlayan hikaye onun evden uzaklaşması sonucu başına gelenler ile devam ediyor. Daha önce de iki okuldan kovulan kahramanımız bu olay sonucunda ailesi ile yüzleşmemek için evden kaçıyor. Bavullarını alarak tarih öğretmeninin yanına gelen Holden, hocasının tutumundan rahatsız oluyor ve burada fazla uzun süre kalmıyor. Ergenlik çağının getirdiği isyankar tutum ile yetişkinlerin düzenine adeta kafa tutan kahramanımızın bir sonraki durağı öğrenci yurdu oluyor. Fakat buradan da arkadaşları ile tartıştığı için ayrılmak durumunda kalıyor. Evden uzakta geçirdiği bu birkaç günü, otel odalarında ve sokakta geçirirken yaptığı gözlemler ve başına gelenler bize eğlenceli bir dil ile aktarılıyor. Ona tek yardım etmeye çalışan kız kardeşi ile buluşmaları, yolunda gitmeyen aşk hayatı ve çevresindeki ikiyüzlülüklerden bunalan tavrı bizi bir anda Holden’ın isyanına ortak ediyor.

Liseli bir genç olan Holden Caulfield’in okuldan atılması sonucu dışarıda geçen üç gününü anlatan kitap, aile ve arkadaşları ile yaşadığı sorunlara da değiniyor. Ergenlik çağındaki Holden’in yetişkinler dünyasına olan isyanı ve bir Noel öncesi başına gelenler sonucu psikiyatri kliniğine uzanan öyküsü, başarılı anlatımı ile sizi bir anda kitabın içerisine dahil ediyor. Holden ile isyan ediyor; insanları onunla birlikte dikkatle gözlemliyor ve samimiyetsiz tavırlara onun ile birlikte başkaldırıyorsunuz!

31 Mart 2025 Pazartesi

Dağınık Zihinler

Fayda yaratan odak noktası dikkat eksikliği bozukluğu olan nitelikli bir kitap.

Arka Kapak

Çocuklarımızı sevgi dolu bir güven ortamında yetiştirmek için elimizden geleni yapan ebeveynler olarak halihazırda hissettiğimizden daha suçlu hissetmemizin hiç lüzumu yok. İhtiyacımız olan şey daha az suçluluk. Bir de ebeveyn çocuk ilişkisindeki kalitenin çocuklarımızın gelişimi için nasıl kullanılabileceğine dair farkındalığımızın artması. Dağınık Zihinler bu tür bir farkındalığı cesaretlendirmek için yazıldı. Modern psikoterapi deyince dünyada akla gelen ilk isimlerden biri olan Gabor Maté, bu defa dikkat eksikliği bozukluğunu (DEB) odağına alıyor. Kendisi de dikkat eksikliği bozukluğu teşhisi konmuş biri olarak bu konuyu çevreleyen mitin doğrularını ve yanlışlarını ortaya koyuyor. Çocuk gelişiminde ilişki ve güven temelli bir yaklaşımın inceliklerini anlatarak sadece DEB’li çocuğu olan ebeveynlerin ve DEB’li yetişkinlerin değil, her ebeveynin faydalanacağı bir rehber sunuyor.

28 Mart 2025 Cuma

Aklımızda Bulunsun

Şirket içi çalışan diyalogları üzerinden yönetişim stratejilerini de kapsayan keyifli, öğretici bir kaynak kitap.  

Arka Kapak

Yarım yüzyıla yakın bir çalışma, okuma ve düşünme serüveninden sıra dışı saptamalar, anlamlı sorular, kışkırtıcı görüşler… İş yaşamının ana meselelerine hem dünya hem de Türkiye perspektifinden kapsamlı bir bakış… Birçok güncel tartışmaya ve geleceğe ışık tutan, özlü değerlendirmeler…
“Aklımızda Bulunsun” keyifli bir sohbet üslubuyla yazılmış, kişisel anekdotlarla renklendirilmiş, 40 kısa denemeden oluşan bir pusula kitap.
Liderlikten iş ahlakına, şirketlerde mizah kültüründen kapitalizmin geleceğine, karar almada duyguların rolünden özel kesim-devlet ilişkisine, geniş bir konu yelpazesi…
Yarım yüzyıla yakın bir çalışma, okuma ve düşünme serüveninden sıra dışı saptamalar, anlamlı sorular, kışkırtıcı görüşler…
Bülent Eczacıbaşı, her biri dört-beş sayfa uzunluğundaki 40 denemeden oluşan bu yeni kitabında iş dünyası meselelerini, can alıcı noktalarına değinerek, keyifli bir sohbet üslubuyla tartışıyor. Konuları hem küresel hem de yerel boyutlarıyla ele alıyor, kişisel anekdotlarla renklendiriyor. Hepimizin “aklımızda bulunsun” diyebileceği düşünce notlarını bugünün ve geleceğin iş insanlarıyla paylaşıyor.

19 Mart 2025 Çarşamba

Ermişin Bahçesi


Halil Cibran sevgim zaman zaman kitaplarını yeniden okumama ve mevcut koşullarda öğretilerini tekraren düşünmeme sebep oluyor. Keyif alıyorum.

Arka Kapak

Cibran'ın en sevilen yapıtı Ermiş'in devamı olan Ermişin Bahçesi, yazarın ölümünden sonra, 1933'te yayımlandı. Ermiş'in sonunda on iki yılını geçirdiği Orphalese kentinden ayrılarak denize açılan El Mustafa, doğduğu adaya, annesiyle babasının ebedi uykularına daldıkları bahçeye döner. Uzun bir aradan sonra müritleriyle yeniden bir araya gelmiştir. Onlara ayrılıktan, yalnızlıktan, zamandan, insanla insanı, insanla doğayı birleştiren bağlardan söz eder. Sözlerinde mutlu ve aydınlık bir hayatın sırları gizlidir yine.

16 Mart 2025 Pazar

Biraz Daha Düşününce

Kitapta, sadece yönetim guruları, SWOT analiziyle evlenenler, tutku konusunu aldatmaca bulan gençler, kontrolden çıkmış egolar yok; maestrolar, filozoflar, fotoğrafçılar, filantroplar ve kediler de var. Keyifli bir denemeler serisi.

Arka Kapak

İş yaşamında ellinci yılını kutlayan Bülent Eczacıbaşı yeni denemelerini Biraz Daha Düşününce kitabında bir araya getirdi. Kitapta Bülent Eczacıbaşı'nın 2023-24 yıllarında yazdığı, ilk kez yayımlanan 40 kısa denemesi yer alıyor.

Biraz Daha Düşününce, ilk baskısı 2022'de yapılan ve birçok ödül kazanan Aklımızda Bulunsun kitabının devamı niteliğinde. Bülent Eczacıbaşı, yeni kitabında liderlik, motivasyon, müşteri mutluluğu gibi iş dünyasının temel meselelerinin yanı sıra paydaş kapitalizmi, büyüme paradigması, yapay zeka gibi güncel konuları da farklı boyutlarıyla tartışıyor. Aynı zamanda "aptalca sorular sorma", "başarılardan ders alma", "özgünlük krizi" gibi pek değinilmeyen meseleleri gündeme taşıyor.

Kitabın önsözünde "Evrenin sonsuzluğu karşısında düşünmenin ve öğrenmenin amacı biraz daha aydınlanmaktan, bilincimizi ve duyarlılığımızı artırmaktan, işimizi biraz daha iyi yapmaktan başka ne olabilir?" sorusunu soran Bülent Eczacıbaşı bu çalışmasında da okurları keyifli, küçük düşünce gezilerine davet ediyor.
Hem basılı hem de e-kitap olarak satışa sunulan Biraz Daha Düşününce, Bülent Eczacıbaşı'nın İşim Gücüm Budur Benim (2018), Yoldan (2020), Aklımızda Bulunsun (2022) ve Dönüşümden Yansımalar (2022) yapıtlarının ardından yayımlanan beşinci kitabı.

9 Mart 2025 Pazar

Anlamın Şarkısı

 

Çok net ve öğretici bir manifesto.

Arka Kapak

Çalışıyoruz çünkü geçimimizi sağlamak zorundayız. Ama mesele sadece parayla ilgili olmayabilir. Dünya çalkantılar içindeyken, sağlığımız risk altındayken ve gelecek belirsiz görünürken, “maaşını al ve üret” sistemi yeterli gelmeyebilir. Belki de geleceğe tepeden inme yöneticilikle varılamıyordur. Peki ya bir insanın sahip olabileceği en iyi işi yaratırsak? Ortadan kalkması hâlinde insanların eksikliğini gerçekten hissedeceği bir kuruluş inşa edersek? Üstelik yaptığımız iş de bir şeyleri daha iyi hâle getiriyorsa? Seth Godin son kitabında bu soruları irdelerken her türlü ekip çalışması için âdeta bir manifesto yazıyor. Anlamlılık ve kültür üzerine kurulu bu çığır açıcı yaklaşım her türlü organizasyon ve ekipler için ilham verici öneri ve olasılıklarla dolu.

8 Mart 2025 Cumartesi

Cennette Bir Hafta


Merak uyandırıcı ve beklenmedik bir kurgu ile sonlanan bir hikaye. Hızlı okunabilen, akıcı bir kitap.

Arka Kapak

Kırklareli Dereköy’deki çiftlik evini bir butik otele dönüştüren yazar Zafer, İstanbul’da bir türlü “evrilememiş”, kendi deyimiyle “tersine doğal seçilim” yaşamış ve sonucunda da İstanbul’dan göçmüştür. “Eğer kalsaydım,” der, “gittikçe vahşileşen yaşam beni yiyip bitirecekti.”

Zafer, elindeki yaşamla hissettiklerinin arasındaki büyük çelişkiyi gördükten sonra kurduğu yeni düzende, dokuzuncu kitabını yazmaya karar verir.

2020 yazında, pandemi nedeniyle bomboş kalan oteline gelen bir kadın, onun akıp giden bu sakin hayatını alt üst edecektir. Bu tebessümde hem çılgın bir kalabalık hem de içe dönük yalnız bir kadın vardı. Aynı zamanda bir tehlike ve sadece kendi menfaati için var olan bir şey barınıyordu. Başkaldıran bir şey. Hiçbir şey ona yetmezmiş gibi bir doyumsuzluk. “Burası cennet,” dediğinde yaşamdaki erişilemez her şeyi ona yakınlaştıran ve yutan bir güç vardı.

Ancak kendini Ülkü diye tanıtan bu kadını, ergenlik yıllarındaki seks dergilerinde Elke adıyla gördüğünden emindir Zafer. “Kafam arı kovanı gibiydi. Nasıl Türkçe öğrendi? Yoksa başından beri Türk müydü? İmkânsız. Peki, şimdi ben ona nasıl davranmalıyım? Kendini hatırlayan birine nasıl tepki verir? Onu tanıdığımı söylemeli miyim, yoksa saklı mı tutmalıyım?”

Zafer ve Ülkü’nün bir haftalık dostlukları, hem büyük sırları ortaya çıkaracak hem de bu ıssız otelin mucizeleri gerçekleştirmeyi başarabildiğini gösterecekti.

Hakan Karahan’ın tek solukta okunan romanı Cennette Bir Hafta, göç nedeniyle kalabalıklaşan İstanbul, pandemiden dolayı yaklaşan ekonomik kriz, kadınlar, erkekler, aşk, seks, varoluşsal seçimler, ailevi travmalar, birey olmak ve ölüm gibi konularda okura yeni pencereler açmayı hedefliyor.

13 Şubat 2025 Perşembe

Çalınan

İyi ki kitaplar var! Bilmediğimiz, görmediğimiz farklı coğrafyalardaki farklı hayatları keşfedebiliyoruz. Çocukluğumdaki 'Karlar Kraliçesi' masallarından gelen ren geyikleri ile ilgili sempatim, kitaptaki olay örgüsünde içimi burktu diyebilirim.

Arka Kapak

İsveç’in Kuzey Kutup Dairesi içinde kalan topraklarında kış tüm gücüyle hüküm sürmektedir. Ailesi, Sami ailelerin çoğu gibi rengeyiği yetiştiriciliğiyle uğraşan dokuz yaşındaki Elsa bir sabah çok sevdiği rengeyiğinin katledilişine tanık olur fakat kendini ve ailesini korumak için sessiz kalmayı seçer. Geçim kaynağı olmanın ötesinde yaşamsal bir önem taşıdıkları halde “çalınan” rengeyikleri ile ilgili yapılan sayısız şikâyet sonuçsuz kalacak, kanun gereği hırsızlık sayılan bu suçla ilgili herhangi bir işlem yapılmayacaktır. Ta ki aradan yıllar geçene ve artık bir yetişkin olan Elsa hem içinde bulunduğu toplumun hem de kendisinin kaderini değiştirmek için harekete geçene dek…

Ann-Helén Laestadius’un gerçek olaylardan yola çıkarak yazdığı ödüllü romanı Çalınan, İsveç’te ulusal bir çoksatar olmanın ötesine geçerek 24 dile çevrildi ve dünyanın dört bir yanından okurlarının beğenisini kazandı. Çalınan, küçük bir kızın sancılı büyüme öyküsünden, yılın büyük bir bölümünü karlar altında geçiren coğrafyadaki zorlu yaşam şartlarına; iklim krizinin etkilerinden, Sami halkının yıllardır yaşadığı baskı ve ayrımcılığa; birbirlerine sıkıca bağlı aile üyelerinden, bireylerin hayatta kalma savaşına dek pek çok konuyu zarafet ve ustalıkla ele alıyor.

“Açık yürekli ve cezbedici bir roman.”

–Financial Times

“Dünyanın her yerinde sevilecek bir büyüme öyküsü.”

–Fredrik Backman

31 Ocak 2025 Cuma

Sessizliği Vurun

İştahlı bir tiyatro seyircisi olarak ömrüm boyunca izlediğim en iyi ikinci oyun olarak addettiğim 'Hakikat Elbet Bir Gün' de içinde olan kıymetli bir kaynak kitap.

Arka Kapak

“Deli dediğin gerçeği çalınandır”
Oyuncu-yazar Berkay Ateş’in ilgiyle karşılanan beş oyununu ve bir öyküsünü bir araya getiren Sessizliği Vurun, karanlık masallara hapsolmuş insanları, hüznün hem düşmanı hem âşığı olan yazgıları sahneye taşıyor: Kent sokaklarında, dağ başlarında ya da belki bir rüyada gerçeğin izini sürenler, dili dolaşanlar, derdini anlatsa da ciddiye alınmayanlar, sessizliğe ya da deliliğe mahkûm edilenler... “Hakikat, Elbet Bir Gün” ile 25. Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri’nde, Direkler arası Tiyatro Ödülleri’nde, Yeni Tiyatro Dergisi ve Ekin Yazın Dostları Ödülleri’nde en iyi yazar; Direkler arası Tiyatro Ödülleri’nde en iyi oyuncu ödülünü alan; “Yirmi Beş” ile Savaş Dinçel
Ödülleri’nde (2014) yine en iyi yazar ödülüne layık görülen Ateş, sahneye ve beyazperdeye yansıyan yetkinliğini kalemiyle perçinliyor.
Her şeyi unuttuğumu biliyorum, ancak hatırladıklarım da az değil! Gerçeğimi verin bana. İşte, sesim çıkıyor. İhtimallerimi elimden almayın! Yaşamadığım ihtimallerim var, bana beni geri verin! Ölmekte olan bir sessizliğim var, bana sessizliğimi geri verin... Elim, kolum, dilim bal...

26 Ocak 2025 Pazar

Yaklaşan Dalga

 

Kitapta, tüm unsurlar bir araya getirildiğinde, yaklaşan dalgayla nelerin boy ölçüşüp baş edebileceğine dair bir taslak sunuluyor.

  1. Teknik güvenlik
  2. Denetimler
  3. Darboğazlar
  4. Geliştiriciler
  5. Şirketler
  6. Devlet
  7. İttifaklar
  8. Kültür
  9. Hareketler

Arka Kapak

“Büyüleyici, harika yazılmış, çok önemli bir kitap.”—Yuval Noah Harari
“Mutlaka okumalısınız.”—Daniel Kahneman
“Eşi görülmemiş zamanlar için mükemmel bir rehber.”—Bill Gates
 
İnsanlık tarihinde önemli bir eşiğe yaklaşıyoruz. Her şey değişmek üzere. 
Yakında etrafımızda yapay zekâlar olacak. DNA yazıcılarının ve kuantum bilgisayarlarının, laboratuvar patojenlerinin ve otonom silahların, robot asistanların ve enerji bolluğu dünyasında yaşayacaksınız. Böyle bir dünyaya hazır değiliz.
 
Google bünyesindeki yapay zekâ şirketi Deepmind’ın kurucularından olan Mustafa Suleyman bu devrimin merkezindeydi. Önümüzdeki yıllara bu güçlü ve hızla yayılan yeni teknolojiler dalgası damgasını vuracak.
 
Yaklaşan Dalga’da Suleyman bu teknoloji dalgasının büyük bir bolluk yaratacağını ama öbür yandan da küresel düzenin temeli olan ulus devleti nasıl tehdit edeceğini anlatıyor. Kırılgan devletlerimiz bir felakete sürüklenirken, varoluşsal bir ikilemin içindeyiz: Bir yanda hayal bile edemeyeceğimiz felaketler, öbür yanda da her saniye gözetim ve baskı altında yaşamak.
Yapay zekâ teknolojisinin merkezinden çıkan bu çığır açıcı kitap, çağımızın en büyük problemi olan güçlü teknolojileri kontrol edebilmeyi, “dizginleme problemini” inceliyor.

12 Ocak 2025 Pazar

Deli Dünya

 

Zizek ile ilk tanışmam, yazı dilini ve konuları aktarış biçimini, kullandığı metaforları zevkle takip ettim.

Arka Kapak

Žižek’in bahsettiği “Deli Dünya” psikiyatrik bir delilikten ziyade, toplumların küresel kapitalist sistemdeki koordinatlarını ve yönünü teşhis etme kabiliyetini yitirdiği bir delilikle malul. Sağ ve sol ayrımının siyasal yapılardaki belirleyici niteliğini kaybettiği bir zamanda üzerimize çullanmış onca kriz ve beladan nasıl sağ çıkabiliriz sorusu ise, bu koleksiyonun tematik çatısını oluşturuyor. Son birkaç senede çeşitli yayınlarda yer bulmuş bu yazılar, onun teorik satırlarındaki opaklıktan çekinenler için de isabetli bir başlangıç noktası niteliğinde.

Enfokrasi


Yeni kavramlar öğrendiğim iyi bir kaynak. 

Arka Kapak

Dijitalleşmenin bizi maruz bıraktığı enformasyon bombardımanı akıl almaz seviyelere ulaştı. Bizi adeta boğmakla tehdit eden bu çılgın iletişim deryası, sosyal yaşamın hemen her alanını ele geçirmiş vaziyette; siyaset de bu durumdan nasibini alıyor. Günümüzde seçim kampanyaları artık sosyal medyada, anonim hesaplar, botlar ve hatta troll ordularıyla enformasyon savaşları şeklinde yürütülüyor; demokrasi, enfokrasiye dönüşüyor.

Çağımızın en önemli düşünürlerinden Byung-Chul Han, bu eserinde enfokrasinin çağdaş enformasyon kapitalizminin yeni yönetim şekli olduğunu savunuyor. Endüstriyel kapitalizmin rejimi zorlama ve baskıyla çalışırken, bu yeni enformasyon rejimi özgürlüğü bastırmak yerine onu sömürüyor. Bizler, özgürlüğü sadece hayal edebiliriz; özgür olduğumuzu varsaysak da tüm davranışlarımız, hatta tüm hayatımız “kontrol edilebilmesi” için kayıt altındadır. İnsanlar ise sürekli gözetlendiklerinin farkında olmadıkları için kendilerini özgür zannettiklerinden dolayı neoliberal enformasyon rejimi ayakta kalır.

Enformasyon çağında siyasetin eleştirisini yapan bu eser, günümüzün demokrasi krizini kamusal alanın dijital yapısal değişimine odaklanarak anlatıyor.

4 Ocak 2025 Cumartesi

Northanger Manastırı

 

Çok iyi bir sosyoloji örneği. Toplumsal konuların bireyler arasındaki ilişkilere ve küresel sosyal işleyişe nasıl yansıdığını aktarıyor.

Arka Kapak

Jane Austen (1775-1817): Kırk iki yıllık sade ve gözden uzak yaşantısına karşın yazdıklarıyla İngiliz edebiyat tarihinin bir kült romancısı olmayı başardı.

Eserlerinde sıradan insanların gündelik yaşamını derin bir gözlem gücüyle ele aldı. Taşra hayatını, genç kız masumiyetini ve aile değerlerini zarif olduğu kadar ironik üslubuyla işledi. Güçlü kadın karakterlerin başrolü oynadığı romanlarının tümü sinemaya uyarlandı.
Northanger Manastırı Jane Austen'ın yayımlanmak üzere tamamladığı ilk romanıdır. Yapısal sağlamlığıyla çağdaş eleştirmenlerin de hayranlığını kazanan eser yazarın ölümünden sonra 1817 yılında yayımlandı.