1 Aralık 2025 Pazartesi

Önden Üç Bilet

Etkileyici bir hikaye ve ruhuma dokunan bir olay örgüsü...

Arka Kapak

Kimi ölümler sadece birini almaz, yıllardır susulmuş ne varsa ardından sürükler.
Efsanevi sanatçı Afet Hanım hastaneye kaldırıldığında, torunu Nurperi kendisini hiç ummadığı bir yüzleşmenin eşiğinde bulur. Kısa bir süre önce yaşadığı kaybı bile daha kabullenememişken, annesinin çocukluğundaki sevgisizlikle ve anneannesinin kalabalıklara rağmen taşıdığı yalnızlığıyla yüz yüze gelir.
Nurperi’nin sırtına binen yük, artık sadece kayıplarının değil, geçmişin acımasız hesaplaşmaları ve annesinin hayatını paramparça eden aile sırlarının da ağırlığıdır. Hastane önündeki basın ise içerideki yangını körüklemekten başka bir işe yaramaz.
Nurperi’nin önünde bir yol ayrımı vardır artık. Çünkü hiçbir şey, bir kez bakış açınız değiştiğinde, eskisi gibi kalmaz. Yapılan her seçim de bir bedel ister.
Sahneden son kez inmeden önce, herkesin kendine sorması gereken tek bir soru kalır geriye:
Sen kendi hikâyende nerede duruyorsun?

Bu İlişkiyi Konuşmalıyız


Her fani okumalı! 

Arka Kapak

Konumuz “ilişkiler” olunca konuşmamız gerekenleri konuşmuyoruz.

Flört, evlilik, cinsellik…
Narsistler, güçsüzler, mükemmeliyetçiler…
Her ilişkinin kontratının ana maddesi sadakat…
Ve hakikat… Hep arayıp durduğumuz ve fakat hep de elimizden kaçan o hakikat…

İlişkiler, çift olma hâli, bu konuda kanıksadıklarımız, susturulduklarımız bahsinde ilk akla gelen isim, ülkemizin kıymetli psikiyatrlarından Gülcan Özer; uzun zaman sonra okurlarıyla buluşuyor!

Bu kitapta; hayat akıp giderken ilişkilerin, aşkların başına ne geldiğine dair her şey konuşuluyor. Çünkü ilişkiyi konuşmalıyız. Her ilişkiyi konuşmalıyız. Bu ilişkiyi konuşmalıyız.

İlişkilere dair repertuar bilgimiz nereden gelir?
İnsanlar birbirlerine hangi özelliklerine göre çekilir?
Bir ilişkideki marazlar iyileşince ilişki biter mi?
Etrafta gerçekten söylendiği kadar çok narsist var mı?
Başkasını değiştirmeye çalışmak, kendimizle ilgili neye işaret eder?

Evlilik gerçekten akıl işi midir?
Şehvet ile şefkat neden birbirinin rakibidir?
Anneliğin bazen durdurulması mı gerekir?

Gülcan ÖzerYenal Bilgici’nin sorularını, aşka da ilişkiye de torpil geçmeden yanıtladı.

Bu İlişkiyi Konuşmalıyız; “Her ilişkinin bir ömrü vardır,” diyebilen, evlenilen yahut sevgili olunan, boşanılacak ise helalleşen, ayrılmayı bilen, yaşadıklarından öğrenen, flörtün çok mühim olduğunu unutmayan, kendi ile tanışık, her rüzgârda savrulmayan kişilerden olabilme umuduyla…

21 Kasım 2025 Cuma

Gezgin

 

Bunlar mamut izi mi göktaşı izi mi, gezginin ayak izleri mi...

Arka Kapak

Cibran ölümünden sonra yayımlanan Gezgin'de insana özgü duyguları, yanılgıları ve duraksamaları çözümlerken, tıpkı bir yol kavşağındaki tesadüfi karşılaşmalar gibi, her gün yaşadığımız sıradan olaylardan yola çıkar. Hayatın dünyevi yanlarından yüzyılların bilgeliğini damıtır. Sevgi, dostluk, ahlak, mutluluk, hüzün, güzellik, haz, emek, din, ölüm ve diğer temel meseleler üzerine kafa yoran bütün insanların ortak zenginliği olan ezeli ve ebedi bir bilgeliktir bu. Ancak Cibran'ın mutlu, doğru ve tatminli bir yaşam sürmek için herhangi bir reçetesi ya da formülü yoktur. Ona göre bunun yolu insanın kendini arayışından geçer.

19 Ekim 2025 Pazar

Yapay Zekanın Kısa Tarihi

17 bölümden oluşan kitap 9. bölüm itibarıyla derin yapay zeka hakkında bilgilendirme yapıyor. Jenerik yapay zekadan birkaç seviye ötesine dair nitelikli bilgiler ile karşılaşabilirsiniz.

Arka Kapak

Uzun zamandır robotların, otomasyonun, yapay zekânın varlığından korkup kaçıp bir yandan da bu varlığın hayaline kapılıp
büyüleniyoruz. Ödüllü yazar Michael Wildenhain da en başa gidiyor ve yapay zekânın gerçekten de kendi bilincini geliştirip
geliştirmediğini sorguluyor. Yazar, Kasım 2022’de ChatGPT’nin de sahneye çıkmasıyla birlikte kullanımına dair tartışmaların zirve
yaptığı yapay zekânın gelişimini ve alımlanmasını birkaç merkezde incelemeye alıyor: Mary Shelley, Johann Wolfgang von Goethe
gibi yazarlardan Herbert A. Simon, Allen Newell ve Alan Turing gibi programlamanın öncülerine ve Gottlob Frege ve John Rogers
Searle gibi filozoflara kadar giderek yapay zekânın gelişimini anlatıyor ve en önemlisi geleceğini tartışıyor. Yapay Zekânın Kısa Tarihi,
ilk bilgisayarın ortaya çıkışından nörolojik ağlara kadar pek çok alanda kuş bakışı yolculuk yapabileceğimiz çokdisiplinli ve
disiplinlerarası bilgilerle dolu, müthiş bir kılavuz.
“Yapay zekâ, silahları otomatik olarak ateşleyemediği sürece insanların hayatta kalıp kalmayacağına insanlar karar verecek. Yine de akıllı makinelerin
insanlığın karşısına geçip geçmeyeceği konusuyla ilgilenmemiz gerekiyor. Yazar Michael Wildenhain, kısa süre önce yayımlanan kitabında yapay
zekâ sistemlerinin ne derece zeki olduğu ve bir bilince sahip olup olmadığı üzerinde duruyor. Yazar, bilgisayar bilimi ve felsefe kaynaklarından
yararlanırken edebi unsurların da içeriğe akmasına izin veriyor. Son kertede, ruhsal varlıklara inanılması durumunda makinelerin bilincinin olduğuna
inanılabileceğini söyleyerek tartışmayı teolojik alana havale ediyor…” Jutta Blume, Neues Deutschland
“Durumu ‘Bilgisayarlar edebiyatı yaratmaz ancak yapay zekâ fikrinin babası edebiyattır,’ ifadesiyle özetleyen Wildenhain, kitabında yapay zekânın
geçirdiği ‘uzun kış’ın ardından 2022 yılında ChatGPT’nin sahneye çıkmasıyla birlikte makinelere yönelik beklentilerin ve korkuların yeniden
canlandığına değiniyor…” Cornelius Wüllenkemper, Frankfurter Allgemeine Zeitung

5 Ekim 2025 Pazar

Bekle Beni

 

Haklı olarak mahkum edilmek, haksızlık yapılmasından daha iyi midir? Sokrates yanılmış mıdır?

Beklemek, özlemek, beklemek, özlemek zorunlu bir Oblomov'luk yükler mi bireylere?

Arka Kapak

Polisler Selim’i alıp götürdüler. Gitmeden önce Leyla’ya son bir kez sarıldı, kulağına fısıldadı: “Güçlü ol Leyla. Bu da geçecek.” Ama ikisi de biliyordu ki önlerinde zorlu ve belirsiz günler vardı. Selim’in yokluğu evin her köşesine sinmiş, sessiz bir çığlık gibi Leyla’nın yüreğini dağlıyordu. Her şey bir anda değişmişti, geri dönüşü olmayan bir noktaya gelinmişti, bir uçurumun kenarındaydılar, düşüş başlamıştı.
 
Zülfü Livaneli’den bir aşk ve direniş hikâyesi: Bekle Beni.
 
Leyla ile Selim, aşkın coşkusuyla bir hayat kurmak için mücadele ederlerken kendilerini türlü zorluğun, ayrılığın içerisinde bulurlar. Bir yanda birbirine kavuşma telaşı, diğer yanda özgürlük mücadelesi onları roman boyunca farklı yerlere sürükler. Aşkları direnişlerini besleyecek, direnişleri de aşklarını güçlendirecektir.
 
Aşkı, dostluğu, aile bağını ve özgürlük tutkusunu ince ince ören Bekle Beni; bir ülkenin özgürlük yolunda çektiği zorlukların, baskıya karşı girişilen mücadelenin, direnmenin, yalnız bırakılmanın ve dayanışmanın romanı.
 
Livaneli’nin eşsiz kaleminden…

21 Eylül 2025 Pazar

Dalgalandım da Duruldum

Hayatı naif, düşünceleri özenli olanların anlayabileceği bir perspektif. Buz ve ateş metaforu etkileyici...

Arka Kapak

Yalnızca bipolar bozuklukla yaşayanlar ve yakınları için değil; aynı zamanda nörobilim, tıp, psikoloji, sosyoloji ve genetik gibi, yaşam ve toplum bilimleriyle ilişkili pek çok disiplinde çalışan, bu alanlarda eğitim gören öğrenciler; merak eden, okuyan, araştıran, farklılığa ve çeşitliliğe duyarlı herkes için bir kılavuz.

Elinizde tuttuğunuz kitap bilimsel titizlikle yazılmış, derin bir insan sevgisinin ve yıllara dayanan bir klinik deneyimin ürünüdür. Prof. Dr. Sibel Çakır, duygudurum bozukluklarının nörobiyolojik doğasını içtenlikle kavrayan, hastayı sadece tanısıyla değil, tüm insani boyutlarıyla gören bir hekim olarak bu eserde alanında çığır açıyor.

Bir beyinbilimci olarak, bu kitabın, hem uzmanlara hem de hastalara rehberlik edecek bir pusula olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bireyin yalnızca semptomlarıyla değil, yaşam bağlamı içinde anlaşılmasının önemini vurgulayan bu çalışma, etik duyarlılığı ve bilimsel yetkinliğiyle örnek niteliğinde. Prof. Çakır’ın yaklaşımı, hem tıp dünyasına hem de topluma umut ve denge sunuyor. Bu kitabı yalnızca okumak değil, üzerinde düşünmek ve yaşama geçirmek de gerekir. Prof. Dr. Türker Kılıç

Meczup

 

'Emel' isimli öykü ile tanıştığım ve gözlerim dolarak okuduğum bir klasik oldu...

Arka Kapak

Halil Cibran, gençlik döneminin ürünü ve sonraki yapıtlarının habercisi olan Meczup’ta, toplum önünde büründüğü maskelerden kurtulup gerçek benliğini kucaklamayı başaran insanoğlunu anlatır. Kendini her türlü yüzeysellikten arındırıp hakikatin peşine düşen, bu arayışın sonunda varış noktası yalnızlık ve özgürlük olan kişi, toplumun gözünde meczuptur. Cibran’ın kötülük, ikiyüzlülük, adaletsizlik, konformizm ve tamahkârlık karşısındaki eleştirel tutumu; bu dünyayla, burada sürdürdüğü varoluşla, yaşadığı zamanla uzlaşamayan bir meczubun bakış açısından kaleme alınmış bu mesellerdeki keskin ironide ifadesini bulur.