25 Mayıs 2025 Pazar

Alfred Kropp: On Üçüncü Kafatası

 

Yazarın okuduğum ilk kitabı, gençlik serisi olduğu ifade edilmiş. Okurken sürekli kriyonik besleme ile ilgili anımsamalar içinde olduğumu ifade etmek isterim.

Arka Kapak

Alfred Kropp, efsanevi kılıç Excalibur’u –sonradan bulsa da– kaybetmiştir. Ardından muhtemelen dünyanın gördüğü en kötü iblis olan Kral Paimon’u yenmiştir. Peki, şimdi Alfred’i ne beklemektedir? Çok şey. Onu korumaya yemin etmiş insanların güvenilirliklerini sorgulaması yetmezmiş gibi bir de her adımını takip eden tehlikeli, yeni bir düşman edinmiştir. “Sofia” kimdir veya nedir ve esrarengiz On Üçüncü Kafatası ile arasında nasıl bir bağlantı vardır? Her defasında ölümden kıl payı kurtulan kahramanımız bu maceradan sağ çıkamayabilir.

Rick Yancey’nin çokça övgü alan serisinin üçüncü kitabı, okurların kolay kolay unutamayacağı kadar sürükleyici.

“Vaat ettiği gerilimi yerine getiren bir aksiyon romanı.”

Kirkus Reviews

“Bitmeyen aksiyonu, nükteli mizahı ve sağ gösterip sol vurmasıyla bol cümbüşlü ve sürükleyici bir hikâye anlatan çok eğlenceli bir roman.”

VOYA

17 Mayıs 2025 Cumartesi

Bir Kuzey Macerası

Kuzeyin sadece soğuğunu değil ihtişamını da hissedebileceğiniz bir eser.

Arka Kapak

Jack London’ın 1900 yılında yayımladığı Kurdun Oğlu adlı derlemenin içinde yer alan Bir Kuzey Macerası, Homeros’un Odysseia destanını andıran, zorlu engellerle dolu, çetin ve “dönüştürücü” bir yolculuğun hikâyesidir. Aleut adalarındaki Akatan’da yaşayan kabile reisi Naass, evlendiği gün karısı Unga’yı denizden çıkıp gelen sarı saçlı beyaz bir adama kaptırır. İki metreyi aşan boyuyla bir devi andıran, “tanrıların dünyanın ilk dönemlerindeki erkekleri örnek alarak kalıba döktükleri” bu adam, Unga’yı sırtına vurduğu gibi gemisine atlayıp oradan uzaklaşmıştır. Naass intikamını almak üzere azılı düşmanının peşinden yollara düşer. Dünyayı dolaşıp bilgi ve görgüsünü artıracağı, macera dolu yıllar beklemektedir onu…

1 Mayıs 2025 Perşembe

Nazar

 

Reha Çamuroğlu kitabına, "Zulüm gören kadınlara..." ithaf ederek başlangıç yapmaktadır. Her bölüm de bir alıntı ile başlamakta ve okuyucuyu mistik düşüncelere sürüklemektedir. Kadınlar üzerinden toplumsal yaşama dair öğretileri fark edebileceğiniz düşündürücü bir kitap.

Arka Kapak

Sultan Selahaddin El Kürdi romanıyla büyük ilgi gören Reha Çamuroğlu'ndan ortaçağ engizisyonu cadılar ve kadınlar üzerinden günümüze göndermeler yapan ve tartışma çıkartacak gündemi belirleyecek bir roman...

Elini göğsüne götürdü sonra. Daha önce nasıl olup da görmediğime şaşırdığım bir şey asılıydı boynunda. El şeklinde gümüşten bir kolyeydi bu.

Bir çocuk eli kadar vardı. Tam ortasında canlı gibi bakan bir göz vardı. Göz tam da gözlerimin içine bakıyordu. Uzun kirpikleri, bunun bir kadın gözü olduğunu söylüyordu. İnce bir deriyle boynuna asılmıştı. Yavaşça çıkardı. Elinde tutuyordu.

"Buna Fâtıma'nın Gözü derler," dedi.


26 Nisan 2025 Cumartesi

Fularsız Felsefe

Uzay zamanda süregelen yolculuğumuzda hem varoluş hem de hiçlik üzerine temellendirilmiş dört önemli felsefeyi nitelikli bir biçimde aktaran araştırma ve inceleme kitabı. Günümüz koşullarında dünya-ülke gündemleri ile de bağlantısallık kurarak okuduğum ve çıkarımlarda bulunduğum bir kaynak oldu.

Arka Kapak

Kötülük dolu bir dünyaya, fikriniz sorulmadan getirildiğiniz yetmiyormuş gibi, ne özgürlüğünüzden ne de gerçekliğinizden emin olabiliyorsunuz. “Merak etmeyin, yalnız değilsiniz…” demek isterdim ama belki de sizden başka herkes sahte.

Varoluşumuzun bu netameli özetinde, nice zihni kurcalamış dört önemli mesele saklı:
• Tarih öncesinden beri süregelen bunca kötülüğün ve acının bir anlamı var mı?
• Hiçbirimiz burada olmayı seçmediysek, neden hâlâ çocuk yapmayı seçiyoruz?
• Kanunlara göre işleyen bir evrende, gerçek bir seçim yapmamız mümkün mü?
• Peki kanunlar nereden geliyor, “what is the Matrix ulan?”

Bu soruların her çağda taze kalmalarının sebebi, bir yandan olabildiğince kişiselken (hayatım başka türlü olabilir miydi?) bir yandan da alabildiğine geniş ölçekli olmaları (özgürlüğün olmadığı bir dünyada adalet neye dayanır?). Mitolojiden nörolojiye, edebiyattan kuantum fiziğine kadar, herkes için uygun soru işaretlerimiz mevcut. Tabii “herkes” derken kendim çalıp kendim oynuyorum, yoksa siz de gerçek değilsiniz.

20 Nisan 2025 Pazar

Düğümler

Psikanalizi, ilk kez bu seviyede bir kuram çerçevesinde düşünmeme sebep oldu, etkileyici bir kitap.

Arka Kapak

R. D. Laing’in Düğümler’i bir psikoloji kitabı, yazarını ünlü eden anti-psikiyatri yaklaşımıyla yazılmış bir teorik çalışma değil; bize dilin imkânsızlığını gösteren bir oyun/deneme. Dizeler biçiminde yazılmış, ama uzun aforizmalar gibi ilerleyen, bir dünya bakışını anlatan (ama anlatmayan), bir hayat anlayışını savunan (ama savunmayan) bir “yol-yordam” metnine benzer en çok.

“Kendime saygı duymuyorum

Bana saygı duyan birine saygı duyamam.

Ancak bana saygı duymayan birine saygı duyabilirim.

Jack’e saygı duyuyorum

Çünkü o bana saygı duymuyor

Tom’u aşağılıyorum

Çünkü o beni aşağılamıyor

Ancak aşağılık biri

Benim gibi aşağılık birine saygı duyabilir

Aşağıladığım birini sevemem

Jack’i sevdiğime göre

Onun beni sevdiğine inanamam

Nasıl kanıtlayabilir ki?”

4 Nisan 2025 Cuma

Uzun Yürüyüş

 

Yazarın okuduğum ilk kitabı ve içerisindeki betimlemelere hayran kaldığımı belirtmek isterim. Yazarın, edebi olarak okuyucuya doyum yaşattığı keyifli bir serüven.

Arka Kapak

"Nedir bu, dedi kendi kendine, tüm bu olup bitenler nedir, niçin buradayım, niçin hâlâ yaşıyorum?

"Belki, diye düşündü, bir kazazedeyim, batan bir gemiden kurtulan son kişiyim. Ama bu dağlarda deniz yok. O zaman, dedi, belki gemisi batmış Nuh'um ben. Gemim selde dağlara çarpıp parçalandı, eşim, çocuklarım, kardeşlerim, hayvanlarım, hepsi öldü gitti. Felaketten bir işaret kalsın diye geride bir tek ben kaldım.” 

Yola çıkarken bedeninin bir soğan zarı gibi tek tek soyulacağını sanan ama aksine bir ağaç kütüğü gibi kat kat kabuk bağlayan, katılaşan bir kahraman. İnsan sesinin olmadığı, işitilmediği bir yere ulaşmak için ülkeyi bir uçtan diğerine kat ediyor. Hiçbir şey arzu etmiyor sanki, hiçbir şey talep etmiyor. Böyle bir varoluş mümkün olabilir mi?

Uzun Yürüyüş Ayhan Geçgin’in dördüncü romanı.

1 Nisan 2025 Salı

Çavdar Tarlasında Çocuklar

1951 yılında yayımlanan roman, başlangıçta yetişkinlere yönelik yazılmış olsa da; kaygı, yabancılaşma ve toplumdaki yapaylık gibi konuları ele alması sebebiyle, farklı kitlelere hitap etmektedir. Kitap, masumiyet, kişilik, aidiyet, yitim, ilişki, cinsellik ve depresyon gibi konuların yıllar boyunca aynı formda semboller olarak var olduğunu da düşündürmektedir.

Arka Kapak

1951 yılında basılan kitap, Salinger’in ilk ve tek romanıdır. Çıktığı andan bu yana ilgi gören roman, ergenlik dönemindeki bir çocuğun dünyayı algılayış biçimini bize anlatırken, yetişkinlerin düzenine karşı olan isyanını da başarılı bir dil ile aktarıyor. Samimi dili ve karakterin içinde bulunduğu duyguların okuyucuya olan yansıması, onu kısa sürede dünya edebiyatı listelerinde ilk sıralara taşıyor.

Evden Uzakta Üç Gün Geçiren Holden Caulfield’in Başına Neler Geliyor?

Romanda, Holden’in okuldan atılması ile başlayan hikaye onun evden uzaklaşması sonucu başına gelenler ile devam ediyor. Daha önce de iki okuldan kovulan kahramanımız bu olay sonucunda ailesi ile yüzleşmemek için evden kaçıyor. Bavullarını alarak tarih öğretmeninin yanına gelen Holden, hocasının tutumundan rahatsız oluyor ve burada fazla uzun süre kalmıyor. Ergenlik çağının getirdiği isyankar tutum ile yetişkinlerin düzenine adeta kafa tutan kahramanımızın bir sonraki durağı öğrenci yurdu oluyor. Fakat buradan da arkadaşları ile tartıştığı için ayrılmak durumunda kalıyor. Evden uzakta geçirdiği bu birkaç günü, otel odalarında ve sokakta geçirirken yaptığı gözlemler ve başına gelenler bize eğlenceli bir dil ile aktarılıyor. Ona tek yardım etmeye çalışan kız kardeşi ile buluşmaları, yolunda gitmeyen aşk hayatı ve çevresindeki ikiyüzlülüklerden bunalan tavrı bizi bir anda Holden’ın isyanına ortak ediyor.

Liseli bir genç olan Holden Caulfield’in okuldan atılması sonucu dışarıda geçen üç gününü anlatan kitap, aile ve arkadaşları ile yaşadığı sorunlara da değiniyor. Ergenlik çağındaki Holden’in yetişkinler dünyasına olan isyanı ve bir Noel öncesi başına gelenler sonucu psikiyatri kliniğine uzanan öyküsü, başarılı anlatımı ile sizi bir anda kitabın içerisine dahil ediyor. Holden ile isyan ediyor; insanları onunla birlikte dikkatle gözlemliyor ve samimiyetsiz tavırlara onun ile birlikte başkaldırıyorsunuz!