22 Aralık 2024 Pazar

Yapay Zeka Devrimi

Bernard Marr, güncel ve araştırmaya dayalı yazıları ile Yapay Zeka alanında takip edilmesi gereken bir yazar. Yapay zeka devrimi zemininin hazırlanması, iş yaşamında yapay zeka, yapay zeka devrimine hazırlanmak kısımlarından oluşan kitabı dikkate değer.

Arka Kapak

Dev çokuluslu firmalardan küçük yerel işletmelere kadar her şirket yapay zekâ devrimine hazırlanmak zorundadır. Yapay Zekâ Devrimi, yapay zekânın iş yaşamını nasıl etkileyeceğini açıklıyor ve işinizi yapay zekâ kullanmaya nasıl hazırlayacağınızı gösteriyor.
Yapay zekâ, müşterilerle akıllı bağlantılar kurmak, akıllı ürünler ve daha iyi düşünülmüş hizmetler geliştirmek, süreçleri otomatikleştirmek, iyileştirmek ve sonunda daha başarılı bir iş inşa etmek için heyecan verici yeni olanaklar sunuyor.
Yapay Zekâ Devrimi, size, işinizi başarıdan başarıya taşımak, performansı iyileştirmek ve daha güçlü bir şirket yaratmak için gereken bilgi ve araçları veriyor.
“Yapay Zekâ Devrimi, faaliyetlerini yapay zekâyla tümüyle dönüştürmek isteyen iş liderleri için eksiksiz bir rehber. Kitap, yapay zekâyı hayata geçirecek bütünsel bir şirket stratejisi belirlemek ve uygulamak için kapsamlı bir çerçeve sunuyor.”
David Carmona, Microsoft Yapay Zekâ Genel Müdürü
“Bu baş döndürücü AI kullanım ve geliştirmeleri yelpazesi karşısında, bu teknolojiyi bizlere tanıtan ve işimizde nasıl kullanabileceğimizi gösteren böyle dosdoğru bir rehbere sahip olmak harika bir şey. Yapay Zekâ Devrimi, AI geleceğinde yer almak isteyen her yöneticinin mutlaka okuması gereken bir kitap.”
Gary Shapiro, Consumer Technology Association Başkan ve CEO’su

8 Aralık 2024 Pazar

O Ana Adanmış

 

John Berger severler için geçmiş seçkilerinin derlendiği, düşünsel dünyalarına katkı sağlayacak bir eser.

Arka Kapak

Metis Seçkileri - O Ana Adanmış, John Berger'ın on dokuz yazısını bir araya getiriyor. Kitap, bakma ve gördüğü üzerine düşünme tutkusu olan okura, günümüzün en özgün eleştirmenlerinden biri olan yazarın temsil edici ürünlerinden bir seçki sunuyor. Berger'ın ilgisi, kent sokaklarından Robin heykellerine, gazete fotoğraflarından kitle gösterilerine kadar çok çeşitli görünümlere uzanıyor. Ancak ele aldığı konu ne olursa olsun yazar hayata dair yeni ve şaşırtıcı bir bakış açısı getiriyor bize...Eleştirel düşüncenin günümüzde ulaştığı yer neresidir? Yirminci yüzyıl, insanlık tarihinde sıklıkla görüldüğü gibi acı, baskı tahakküm ve sömürüyle doludur. Ama zamana karşı çıkarak, gözlemleri ve düşünceleriyle yaşadığımız dünyayı anlamamıza katkıda bulanan sayısız düşünürü de olmuştur bu yüzyılın...İşte Metis Seçkileri ile çağımıza yeni sezgiler getiren bu yazarlardan temsil edici örnekler sunmayı amaçladık. Başka bir ülkede yaşayan bir yazarı Türkçe'de tanıtırken, söz konusu iki toplum arasındaki dil, kültürel birikim, yayınlanmış ve yayınlanmamış öncüller gibi farklılıkların getirdiği güçlükler var. Türkiye'deki okuma ortamının kendine özgü koşullarını göz önünde tutarak hazırladığımız seçkilerle bu güçlüğü aşmak, eleştirel düşünceyi Türkçe'de tartışılabilir kılmak istiyoruz.

1 Aralık 2024 Pazar

Kutlama

Dergi yazıları ile tanıdığım yazar, sosyal medya hesabı üzerinden kendisine iletilen yorumlara da büyük bir nezaketle karşılık veren ve ürettiği eserlerin de desteklenmesini hak eden biri. Kutlama, oyun tadında bir kitap, olay örgüsü ve karakterleri merak uyandırıcı...

Arka Kapak

 “Sadece oyundan çıktım. Artık bir bedene ihtiyacım yok.”
Bir arkadaş grubu Baraka Otel’de buluşur ve geçmişin defterini açtıkları masada hem onlar hem de okur için bitmek bilmeyen bir hesaplaşma baslar. Sonrası ambulanslar, öte dünyadan gelen kısa mesajlar, arafta
sıkışanlar... Aslında neredelerdir, gerçekten o masada oturuyorlar mıdır, yoksa tüm bunlar onları uzaktan izliyor gibi görünse de geçmişin ve geleceğin hâkimi anlatıcının zihninde mi olup bitmektedir? Ezgi Ayvalı,
ikinci romanı Kutlama’da, yalnızca oyunsu bir metin inşa etmekle kalmıyor, aynı zamanda roman kişilerinden her birine sırayla tuttuğu sahne ışığıyla, oyunu metnin kendisi haline getirerek kurmacanın romanını yazıyor.

Artık ne yapıp etseler ölemeyeceklerdi ve bu, bir fikir olarak bile pek çok şeyi de beraberinde götürüyordu. Artık korkmuyorlardı ve beklentileri de kalmamıştı. Mutlu falan da olmayacaklardı çünkü mutsuzluk veren her şey tamamen ve sonsuza kadar ortadan kalkmıştı. Artık ölmeyeceklerdi ama yasamayacaklardı da. Bir bekleme salonunda oturup hiçbir şey beklememek gibi, bası sonu olmayan bir rüyanın içine hapsolmuşlardı. O kadar uzun baktılar ki sonunda gözleri karanlığa alıştı.


7 Eylül 2024 Cumartesi

Derz

Yine bir süreliğine yaşamdan soyutlanmak sureti ile okuduğum, hissettiğim, düşündüğüm saatler benimdi. Hakan Günday iyi ki aynı gökyüzü altındayız... Yeni kitabı sabırsızlıkla bekliyorum.

Arka Kapak

Bu hikâyeyi kimseye anlatmadım. Kayra’ya bile anlatmadım. Ne o sordu ne ben söyledim. İşlediğim ilk cinayet hakkında hiç konuşmadım. Tek kelime bile etmedim. Ama Kayra hep konuştu. Oysa gerek yoktu. Çünkü yanındaydım. O yaşlı adamı öldürdüğünde oradaydım. Kayra ilk cinayetini bir yastıkla işledi. 93 yaşında felçli bir adamdı. Ama felçli olması yetmedi. Kayra uyumasını bekledi. Kayra, 93 yaşında, felçli bir adamı uykusunda boğarak öldürdü. Sonra dönüp bana baktı. “Hiçbir şey hissetmedim” dedi. “Hiçbir şey hissetmiyorum” dedi. “Hiçbir şey hissetmeyeceğim” dedi. Ve o eski köy evinden çıkıp Abidjan’da bir bara gittik. Karşılıklı oturup birer flag istedik. O an soracak sandım. Çünkü söz vermiştik birbirimize. Afrika’daki ilk ayımızda ikimiz de birer cinayet işleyecektik. Kinyas ve Kayra katil olacaktı. Böylece asla dönemeyecektik evlerimize.

Derz, Hakan Günday’ın çeşitli mecralarda yayımlanmış öyküleri ile Anakara Seyir Defteri adlı fanzininden sayfaları bir araya getirdi. İyi okumalar, iyi seyirler!

1 Eylül 2024 Pazar

Unutkan Aşk

Atalarımdan birinde yaşadığım benzer bir süreci aşırı empatik bir şekilde gözyaşları içinde okudum... 

Arka Kapak

“Lütfen bana kendini unutturma!”

Zeki, hayatı bütün renkleriyle, en derin duygularıyla yaşayan, yaratıcı, sevgi dolu, âşık bir kadın, başarılı bir yazar: Maya; yirmi senedir ikinci baharını paylaştığı, ona hayran, âşık, duygusal, notalarla, repliklerle haşır neşir bir erkek, gözde bir sanatçı: Atlas; çocuklarıyla  beraber sevginin pekiştirildiği mutlu  bir aile ve aniden hayatlarına inen, dünyalarını çökerten bir illet… hastayı ölmeden defalarca öldüren, kimliğini yok eden, eşi yaşıyorken dul bırakan, tedavisiz, umutsuz hastalık: Alzheimer.

Maya kocasının yanağını okşadı,

“Lütfen bu dediklerimi unutma. Benden, benimle olan kendinden kaçmak isteyeceğin günler olursa, tereddüt etmeden uzaklaş... Ama çok uzun değil. Geri dön tekrar. Ben hatırlamasam bile dön.”

“Aşkım, sen her şeyimsin benim. Kalacağım, gideceğim, döneceğim… her yer senin olduğun yer. Sen, yuvamsın benim.”

Sevdiği kadının kendisini bir gün hiç hatırlamayacağını, bütün bu sevişmeleri, öpüşmeleri, kucaklaşmaları unutacağını düşünmek Atlas’ın içini acıtıyordu... Ona hasret kalacağı günlerin acısını çıkarmak ister gibi sarıldı karısının bedenine. İkisi de ne zaman gerçekleşeceğini bilemedikleri o meşum gelecekle ilgili   birbirlerine şimdiden duydukları  hasretle, inişli çıkışlı bir ruh haline girmişti. Bedenleri sevgiyle, ihtirasla, tutku ve şefkatle, mutluluk ve hüzünle sevişiyordu.

Yeni romanı “Unutkan Aşk”ta Bezmen, günümüzde hayli yaygın olan Alzheimer’ı bir aşk hikayesi üzerinden anlatıyor. Ne olduğunu bilsek de hakkında çok fazla fikir sahibi olmadığımız Alzheimer’ın en başından sonuna dek, aşama aşama ilerleyişine tanık oluyoruz. Ve “Akıl unutur, kalp unutmaz!” diyor… Aynı zamanda bilgi de veren çok çarpıcı bir roman. Eskiden 70’li yaşlarda rastlanırken Alzheimer, artık 60’lı yaşlara inmiş. Güzel, faydalı ve insanı düşündüren bir roman. İnsanın delicesine sevdiğin birinin yüzünü bile unutacak noktaya gelmesi korkunç bir şey olsa gerek. Finali de çarpıcı. Tebrik ediyorum Nermin Bezmen’i, denk gelirse mutlaka okuyun diyorum.

-Ayşe Arman-

16 Ağustos 2024 Cuma

995 km

Ülkenin yakın geçmişine ışık tutan, karmaşık ağların izini süren ve bazılarının düğümlerini çözen bir kitap. 90’lı yılların 'fail-i meçhul' cinayetlerini siyasi bir perspektifle ele alan 995 km 'kara polisiye' türünün edebiyatımızdaki iyi örneklerden.

Arka Kapak

Murathan Mungan’dan bu kez sürükleyici bir kara polisiye.

Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı ama karmaşık görünenin de sonuçta su gibi açık olduğu bir siyasi/psikolojik ortam yaratıyor Mungan. Edebiyatımızda ender rastlanan, beklenmedik bir başkahramanın peşinde, ülkenin yakın geçmişinden tanıdık gelebilecek karmaşık ağların izini sürüyor. Kimi düğümleri çözüp yeni düğümler atarken okuru da nefes nefese bir yolculuğa davet ediyor.

3 Ağustos 2024 Cumartesi

Yaz Geçer

Geçen Yaz'lara...

Arka Kapak

... Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha
fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim...


7 Temmuz 2024 Pazar

Başarılı Bir Kadın Olduğum İçin Özür Dilerim

Çok içten, çok bildik, çok tanıdık başlıklar... Hissedilen, yaşanılan olguların terminolojik karşılıklarını öğrendiğim, Evrim Kuran'ın analitik çalışmalarından elde ettiği sayılarla desteklediği ve Dünya genelinde kadının yerinin resmedildiği, bireyi devrim tohumları atmaya iten bir güce sahip eser.

Arka Kapak

Bazı başarılı kadınların arkasında onlara bilgiçlik taslayan adamlar vardır.

Bazı başarılı kadınların arkasında ahlakçı ve ikiyüzlü bir toplum vardır.

Bazı başarılı kadınların arkasında ona bakıp kendini öven bir narsist vardır.

Bazı başarılı kadınların arkasında nefesi o yola yetmeyen bir ödlek vardır.

Bazı başarılı kadınların arkasında “Onun elinden ben tuttum,” diyen bir zevzek vardır.

Her başarılı kadının arkasında düpedüz, yüzde yüz kendisi vardır.

Evrim Kuran, yıllardır araştırmalar yürüten, elde ettiği bulgularla toplumu analiz eden, anlamak ve anlatmak için emek harcayan bir araştırmacı. Ancak bu kitabı için araştırma yaparken görüştüğü binlerce isme ek olarak, listede bir isim daha var: Kendisi.

Eğitim seviyesi, kariyeri, kültürü, başarısı arttıkça “yetersiz biri olduğu”na daha çok ikna olan ve her an “foyası ortaya çıkacakmış” gibi hisseden insanları tanımlamak için kullanılıyor impostor olgusu. Üstelik bu çağda, gittikçe daha fazla eğitimli, nitelikli insan kendini yetersiz hissediyor çünkü hayatın hızı ve bizden talep ettikleri de giderek artıyor.

Fakat Türkiye’de ne oluyor da, bir impostor araştırması için yapılan çağrıya 3000 kadın başvururken aynı çağrıya yalnızca 300 erkek dönüş yapıyor? Başka bir deyişle, Türkiye’de neden kadınlar kendini yetersiz bulmaya daha meyilli? Kadınların çocukken ailede, sonra toplumda, işyerlerinde yaşadığı hangi deneyimler onları bu noktaya getiriyor?

Evrim Kuran, Başarılı Bir Kadın Olduğum İçin Özür Dilerim’de işte bu sorunun peşine düşüyor. Büyük bir cesaretle, kendi impostor sendromunu da yansıtarak, tüm şeffaflığıyla yaşadıklarını satırlara aktararak bize kendimizi anlamamız yolunda yoldaşlık ediyor.

Kendi kendisini var eden, etmiş, edecek tüm kadınlara…

3 Temmuz 2024 Çarşamba

İlişkilerin ABC'si


Bireysel farkındalık ve uygulamaya dair mini bilgiler için korkuların üzerine gidilmesi gerektiğini vurgulayan bir kitap.

Arka Kapak

Aramızdan kaçı ilişkilerinde saf sevgi yaşadı?
Aramızdan kaçı mutlu bir birlikteliği varmış gibi yapıyor?
Aramızdan kaçının kendi hayatı ile ilgili partnerine söylediği yalanlar ve gizlediği şeyler var?
Aramızdan kaçı ilişkisinde yakınlığı yaşadı?
Aramızdan kaç kişi hayatında bir ilişkiye giremiyor?
Aramızdan kaç kişi yıllardır istediğini hala arıyor?
Aramızdan kaçı içindeki ürkmüş çocuk ile tanıştı?
Aramızdan kaçı kendinde korku ile yüzleşme fırsatı ve cesareti buldu?
İçimiz ile dost olmadan yaşamamız asla coşku ve sevgi dolu bir deneyime dönüşemez. Panik içindeki çocuğumuz yüzünden çoğumuz bağımlı hayat yaşıyoruz.
Yakın ilişkiler kuramıyor kursak da sürdüremiyoruz.
Neler mi yapmalıyız?

27 Haziran 2024 Perşembe

Hitler Üzerine Notlar

 

Yazarın kült bir eseri. Adolf Hitler'in hayatı, icraatları, başarıları, yanılgıları, hataları, suçları ve hıyaneti bölümlerini kapsamaktadır.

Arka Kapak

“Almanları seviyor muydu Hitler? O Almanya’yı kendisi için seçmişti – pek de tanımadan ve aslında hiçbir zaman gerçek anlamıyla tanımadı da. Almanlar Hitler için seçilmiş ulustu, çünkü doğuştan gelen iktidar içgüdüsü manyetik bir pusula iğnesi gibi, Avrupa’nın o dönemdeki en büyük güç potansiyeli olarak Almanları gösteriyordu ki gerçekten de öyleydiler. Almanlar Hitler’i sadece bir iktidar aracı olarak ilgilendirdi. (…) Alman halkı o zamanlar hırslı bir ulustu – hırslı ve fakat siyasi açıdan ne yapacağını bilemez halde bir ulus ve bu ikisinin birlikteliği Hitler’e istediği şansı sunmuştu.”

Bir Alman’ın Hikâyesi’nin yazarı Sebastian Haffner’den, etkileyici bir Adolf Hitler portresi. Hitler üzerine hem bir analiz hem de bir duygusal değerlendirme: Onun Almanya’ya, Almanlar’a, insanlara, insanlığa “neler ettiğine” dair bir manevi muhasebe…

Kitap, Hitler’in hayat hikâyesinin ve icraatlarının, gayet veciz bir özetini sunuyor. Sadece özünü süzüp çıkarma anlamında değil, edebi anlatımıyla da veciz bir özet… Sonrasında, nasyonal sosyalizmin liderinin “başarılarını” ele alıyor Haffner; yani faşizmin bu en “yetkin” ve korkunç örneğinin nasıl mümkün olabildiğine bakıyor.

Oradan “yanılgılarına” “suçlarına”, “hıyanetine” geliyor. Yol açtığı “medeniyet faciası” ile insanlık değerlerine hıyanetten gayrı, bizzat Almanya’ya, Almanlar’a da hıyanet…

Üzerine çok yazılmış bir bahiste, özgün olmayı ve düşündürtmeyi başaran bir eser.


22 Haziran 2024 Cumartesi

The Impact of ChatGPT on Higher Education: Exploring the AI Revolution


Yapay Zeka araçlarının öğretim/öğrenme faaliyetlerinde aktif kullanımı ile ilgili değerlendirmeler sunan, eğitimcilerin/akademisyenlerin teknolojik dönüşümde üretken yapay zeka araçlarının yapamadıklarına odaklanarak öğretim metotlarını farklılaştırmaları için öneriler sunan bir kitap. Özellikle yükseköğretim alanındaki akademisyenlerin faydalanmasını tavsiye ederim.

31 Mayıs 2024 Cuma

Kambur

 

Yazın sahilde, gökyüzünü ve denizi seyrederken okuyup, üzerinde düşünebileceğiniz sorularla dolu yalın bir eser.

Arka Kapak

"Benden, bana kayıtsız kalınması ile benden nefret edilmesi arasında bir seçim yapmam istense, tereddütsüz, nefreti seçerim – kayıtsız kalınacak bir yanım yoktur.  Ve ben söylemek isterim ki, her şey ve herkese kayıtsızım. Değilmişim gibi davrandığım durumlar, yaşıyormuşum gibi yapma zorunluluğumdandır. Bana sorulsa bir gün “Kamburunun düzelmesini mi istersin, yoksa tüm insanların kambur olmasını mı?” diye, herkesi kambur görmek olurdu dileğim. Yerden yüksekliğimin bu gülünç santimleri yüzünden, yaşama da ölüme de sizlerden daha yakınım. Daha sonraları yerimi yadırgamamak için, yükselme isteğini bir türlü anlayamam. Zaten bir portakalın doğusu batısı olduğuna inananlardan değilim – dolayısıyla dünyanın da... Bana renk bile sormayın – bir beyazdan ya da sarıdan ne anladığınızı bilmeden size yanıt veremem."

"Genç bir yazarın ilk eseri’ denecek, ‘juvenilia’ kategorisine sokulacak hiçbir yanı yoktu Kambur’un. Olgun bir yazarın elinden çıkmış, acemiliği, sakarlığı olmayan, olgun bir metindi.”
Murat Belge

6 Mayıs 2024 Pazartesi

Sanal Toplum

İçinde bulunduğumuz zamanda sönümlenmeye başlayan Metaverse kavramının net olmayan sınırlarının tanımlanabilmesi için yönlendirici bir kaynak. Geleceğin sonsuz olasılıklar evreninde var olabilecek metaverse uzgörüleri ile dolu sıradan olmayan bir kitap. 

Arka Kapak

“Metaverse” kavramı herkesçe duyuldu fakat sınırları hala belirlenmiş değil. Facebook ve diğerlerinin sunduğuna benzer alt bir sanal gerçeklik âleminden mi ibaret olacak? Ya da sadece çok fazla oyuncunun aynı anda yer alabildiği bir platformdan ibaret mi? Yoksa çok daha fazlası mı?

Önde gelen teknoloji bilimcilerden olan Herman Narula’ya göre metaverse, kadim insani eğilimin en son ürünü: Dünya tasarlama eylemi. Geleceğin bu dünyaları; zengince döşenmiş, anlam ve fırsat yüklü, geçmiş dünyaların devamı şeklinde var olan yerler olacak. Aynı zamanda gelecekteki bu dünyalar sanal oldukları için tırmanılabilecek Olimpos’lar olacak. Manzaranın tadını çıkarabilecek, yeteneklerinizi sınayabilecek, inançlarınızla kaynaşabilecek ve bir bakıma öz gerçekleştirmeyi sağlayacaksınız. İnsanlar bir araya geldikleri ilk günden beri bu tip öte evrenlere kendilerini vakfetmek için çalıştılar. Çok yakın gelecekte, belki de ilk kez bu dünyalarda başrol oynamaya, o dünyayı kendi dünyamız yapma fırsatı bulacağız.

Sağlam araştırmalar ve tutkulu savlarla desteklenmiş bu kitap, sanal geleceğimizin potansiyelini anlamak isteyenler için yüzeysel içeriklerden çok daha öte, kışkırtıcı ve özlü bir rehber.



15 Nisan 2024 Pazartesi

Ankara Diye İnsanlar Vardır

İki kelime ile kalbimi bıraktım...

Arka Kapak

Bir başka şehri sorun insanlara... Aklınıza ilk gelen nedir diye... Kimisi önce yemeklerini söyler, kimisi kalesini, camisini, gölünü, iklimini... Herkes kendi doğduğu şehrin en güzel yanını anlatır. Oysa Ankara bir “histir”. İlkin değer yargıları ve insanlar gelir aklınıza. Milli Mücadele gelir. İnanç gelir. Umut gelir. Yok oluşun, tükenişin üzerine yeniden doğan güneş gelir. “O” gelir. Mustafa Kemal Paşa. Cumhuriyet gelir. Vefa gelir. Dostluk gelir. Romanlarıyla tanıdığımız Bige Güven Kızılay bu defa doğup büyüdüğü, güzel anılarına ev sahipliği yapan şehrini; “yuvasını” anlatmak için oynatıyor zarif kalemini. Kelimeleriyle Ankara’nın tarihine, mekânlarına, şehrin dokusuna, en çok da insanlarına ışık tutuyor. Çünkü “Ankara bir tavır, bir duruştur, bir görgü, bir hayata bakıştır, Cumhuriyet’in ta kendisidir; işte o yüzden Ankara diye insanlar vardır.”

9 Nisan 2024 Salı

İyileşme


TV programında Emin Çapa'nın önerisi üzerine temin ettiğim ve içinde bulunduğum dönemde vaka tanımlaması bile birebir aynı olan kitap. Farkındalık ve zihin/ruh/beden dengesinin sağlanması içi ideal bir rehber.

Arka Kapak

Hastalık söz konusu olduğunda, bazen son yalnızca başlangıçtır. İyileşme ve nekahet sözcükleri yaşamımızın çeperinde yer alır, ta ki biz onlarla gerçek anlamda yüzleşmek zorunda kalana kadar. İyileşme yolculuğuna çıktığımızda sağlığa ve mutluluğa dönüş yolunun çoğu zaman düşündüğümüzden daha uzun ve dolambaçlı olduğunu fark ederiz.
Aile hekimi ve yazar Gavin Francis, İyileşme’de nasıl –ve neden– iyileştiğimizi incelerken, bu sürecin pek çok farklı biçimi olabileceğini ve modern yaşamda iyileşmeye çoğunlukla yeterince yer ve zaman ayırmadığımızı ortaya koyuyor.
Tıbba “bilim ile nezaketin ittifakı” olarak bakan Francis, İyileşme’de günbegün yaşanan iyileşme mucizesinin umut ve dönüşüm öyküsünü gözler önüne seriyor.

“İster hasta olsun ister hekim, bu kısa ama derinlikli kitabı okumaktan fayda görmeyecek birini düşünemiyorum.” –Henry Marsh
“Bilge, nazik ve usulcacık umut fısıldayan bir kitap.” –Rachel Clarke

29 Mart 2024 Cuma

Gölge Canavarları ve Cesur Yürekler-Güçlendiren ve İlham Veren İyileşme Hikayeleri

Yazar, 5 hikaye ve ardından hikayeler ile eşleştirdiği; travma, anksiyete ve obsesif kompulsif bozukluk (OKB), bağlanma, utanç, kayıp ve yas hakkında psikolojik bilgiler paylaşıyor. Ele alınan ruh sağlığı sorunlarına ilişkin kısa ve öz açıklamalar ile yetişkinlerin çocuklarla sohbet başlatmasını kolaylaştırmak için hikayelerle ilgili sorular öneriyor ve bu sorulardan faydalanarak kavrayışı geliştirecek, güçlendirecek ve şefkati besleyecek sohbetler edilebilmesinin önünü açıyor.

Arka Kapak

Çocuk ve ergen psikoterapisti Hayley Graham, yıllar süren klinik çalışmalarından esinlenerek anneler, babalar, çocuklarla çalışan uzmanlar ve çocuk dünyasını keşfetmeye meraklı herkes için hem bilgilendirici hem de kalplere dokunan bir kaynak sunuyor. Gölge Canavarları ve Cesur Yürekler adlı eserinde çeşitli ruhsal zorlukları (travma, yas, fobi vb.) iç ısıtan hikayeler aracılığıyla beş farklı öykü üzerinden ele alıyor. Kitapta psikolojik durumların işlendiği öykülere eşlik eden bir de -yetişkinlerin ve çocukların birlikte okuyabilecekleri ve üzerine düşünebilecekleri-sorular ve açıklayıcı bilgilerle bezenmiş cevapların yer aldığı bir bölüm yer alıyor. Bu metinler aracılığıyla kitapta işlenen temalar hakkında okuyucuda genel bir kavrayışın oluşmasını amaçlıyor ve herkesin biricik olan duygusal yaşantılarına şefkatli ve kapsayıcı bir bakışın nasıl geliştirilebileceği üzerine de model sunuyor. Travma, obsesyon, bağlanma, utanç ve yas gibi oldukça önemli psikoloji konularını, bir o kadar naif ve düşsel bir anlatımla beş farklı hikâye üzerinden inceleyen Graham; yaşamlarının dönüm noktalarında yolları kesişen hayvanların, birbirleri üzerinde yarattıkları dönüştürücü ruhsal deneyimleri anlatıyor. Arkadaşlığın, paylaşmanın, dayanışma ve yardımlaşmanın büyüleyici gücünün altını bir kez daha bu eşsiz hikayelerle çizerken, en zor deneyimlerin bile sevgiyle üstesinden gelinebileceğine dair inancımızı pekiştiriyor. Bir zamanlar büyükanne ve büyükbabalarımızın aile buluşmalarında anlattıkları o basit görünen ama yaşam dersleriyle dolu hikayelerindeki kapsayıcılıkla bizleri yeniden buluşturan gölge Canavarları ve Cesur Yürekler, hayvanların maceraları üzerinden okuyucuyu içsel bir yolculuğa çıkarmaya ve iyi oluş hallerini desteklemeye hazırlanıyor.

25 Mart 2024 Pazartesi

Burnout - Çağın Yaygın Hastalığı Tükenmişlik Sendromunu Anlamak ve İyileştirmek İçin Bir Rehber

İçerisinde; tükenmişlik nedir, tükenmişliğin nedenleri: toprak ve tohum, tükenmişliğin üstesinden gelmek ve tutkuyu yeniden alevlendirmek ve farklı tükenmişlik ölçekleri bulunan bir kitap. Reçete sunmuyor ve fakat kişinin kendini analiz etmesine olanak sağlıyor.

Arka Kapak

Depresyon ya da kronik yorgunluk gibi kalıplara oturmayan, fiziksel efordan arındırılmış masa başı işçiliğine kondurulamadığı için çoğu zaman bir orta sınıflı şımarıklığı olarak görülen tükenmişlik sendromu sanılandan daha ciddi bir tehlike olabilir.

Burnout olarak da bilinen, herkesin duyduğu ama kimsenin parmakla gösteremediği bu sendromu enine boyuna tanımak için iyi bir fırsat bu. Güncel araştırmaların omuzlarında yükselen yöntemlerle kendi tükenmişlik modelinizi tanıma ve onunla baş etme imkanını da ediniyorsunuz. Belki sadece beş dakika sürmeyecek bir işi neden dört saatte bitirebildiğinizi merak ediyorsunuz ve cevap arayışındasınız. Belki de sizlik bir şey yok ama sevdiklerinizin günbegün solması var. Bu sayfalar bazı ampulleri yakabilir.

Gitgide uzayan kahve molalarının, odaklanma sorunlarının, “yapasım yok”ların adını koymak isteyenlere…

10 Mart 2024 Pazar

Yeryüzünün Ötesi

Hayatın beni cendereye sürüklediği bir dönemde yolumun kesiştiği birinin hediyesi kitap, aklımın bir köşesinde var olan uzay mitleri ve Türkiye'nin insanlı ilk uzay yolculuğunun gerçekleştiği zamanla eş bir tevafuk... Devamında Kozmos okuyacağım...

Arka Kapak

İnsanlığın uzaya erişimin potansiyeli giderek artarken, uzay bilimlerinin altın çağının eğişine yaklaşıyoruz. Yeryüzünün Ötesi masumca teknolojik hayallerden ibaret değil; temellerini insanlığın yaratıcılığı ile maceracılığının yanı sıra uzay yolculuğunun önünde engel oluşturan Challenger faciasından bu yana NASA'ya güçlük çıkaran– bürokratik, politik ve bilimsel gerçekler üzerine kuruyor. Yazarlar, ezber bozan araştırmalarıyla ikna edici bir şekilde insanlığın Güneş Sisteminde, Yeryüzünden gelecek destek olmaksızın yaşama umuduna ilişkin en gerçekçi (ve heyecan verici) konumun Mars değil Satürn'ün azottan bir atmosfere ve mevsimler ile sınırsız ve kolay ulaşılabilir enerji kaynaklarına sahip uydusu Titan olduğunu ileri sürüyorlar.

"İnsanlı uzay uçuşu meraklarının yazdığı öteki kitaplardan son derece farklı… Titan'da yaşama fikri de dâhil olmak üzere, insanlığın uzaya neden gitmesi gerektiğiyle ilgili gayet inandırıcı fikirler sunarak alışılmışın dışına çıkıyorlar… ‘Dışarıda bir yerlerdeki' gerçekçi gelecek olasılıklarıyla ilgilenen herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap." -Homer Hickam, The Wall Street Journal

"Yeryüzünün Ötesi, olası bir gelecek ile uzay araçları, robotik ve uzay tıbbı konusundaki gerçek ilerlemelerle bir araya getiriyor. Yazarlar temkinli devletler ile fazla hevesli girişimciler arasındaki çekişmeleri çözümlüyor ve ikisinin sonunda ilerletici bir birliktelik oluşturabileceği sonucuna varıyor." -Nature

"Yaratıcı… Yeryüzünün ötesinde yaşamaya farklı bir bakış." -Financial Times

"Gezegen araştırmalarına ait açıklamalarla kolay anlaşılır bir dille yazılmış kitap, çevre ve uzay başlıklarıyla ilgilenen okurlara hitap ediyor."-Library Journal

"Yazarlar, uzay kolonilerine ilişkin öngörülü bir yaklaşım ile mevcut gerçekleri başarılı bir şekilde birleştiriyor." -Kirkus Reviews

24 Şubat 2024 Cumartesi

Garaj


Kemal Hamamcıoğlu'nun yazı dili ile 2017 yılında başka bir kitabı ile tanışmıştım. Garaj ise bir tiyatro oyununun metnini içeriyor. Okurken sahneleri kendi zihninizde yaratabilirsiniz, keyifli seyirler.

Arka Kapak

Orkide ve Kahraman ile tanışmak isteyeceğinize, hep hayatımda olsunlar diyeceğinize eminim. Okura böyle hissettirmek de büyük başarı!"
-Zerrin Tekindor-

"Hayattan daha gerçek. İşte tiyatro!"
-Haluk Bilginer-

Birini Sevdiğin Zaman Şehrin Nüfusu 1'e İner Yılbaşı gecesi, belki, herkesi saran heyecana değecek kadar güzel bir gece değildir. Çok mutlu görünen iki kişi, belki dışarıdan bakanların düşündüğü kadar mutlu değildir. İstanbul'da bir garaj. İki yabancı. Orkide ve Kahraman. Saatler saniye gibi geçerken, hepimiz gibi, onlar da gitgide yalnızlaşıyor. Yine de yılbaşı gecesi herkesin, hiç değilse bir parça mutlu olmaya hakkı var.
5
4
3
2
1
İyi Seneler Sev-Gi-Lim!
"Kötüler büyür. Sen, çocuk kalmışsın."


18 Şubat 2024 Pazar

Tanrı ve Memeli Hayvanlar


Adı ironik olan ve benim için yoğun akademik gündem arasında nefes aldıran bir kitap oldu. Öykülerdeki kurgu ve anlatım biçimi farklı, ilgi çekici ve sürükleyici.

Arka Kapak

“Toplu taşımada yan koltuğumdaki açık bacaklar, öğrenci işleri memurunun kızgın kaşları, patronlarım girip çıktığım yüzlerce işyerinde, işyeri dediğim market, asansördeki gergin amca, keskin gözleri çarşı esnafının, tüm kahraman gece bekçileri karanlık sokakların ama özellikle siz, siz, kim olduğunu bile bilmediğim beyefendiler, benden epey büyük abiler, evli barklı mutsuzlar, bekâr ve çapkın bey amcalar, yanımdan geçip giden tüm yabancılar. Hepiniz hoş geldiniz. Ve karşınızda ben, arzunuzun nesnesi, hayallerinizin prensesi, fantezilerinizin famfateli, minik ama dişi, küçük ama şehvetli, masumca edepsiz, ne yapsa baştan çıkarıcı, ağzı var dili yok, fındık içi kadar bir beyin, seks bombanız, yirmi iki yaşında, tam da üreme çağında, memelilerin en memelisi, önünüzde saygıyla eğiliyorum.”
 
Nazende sevgili, melek anne ya da baştan çıkarıcı bir fettan olmayı reddedenler. Kendi olmak uğraşında en ön safta çarpışanlar. Yasemin, Filiz, Defne ve diğerleri... Aşina olduğumuz isimler belki ama sizin bildiğiniz kadınlardan değiller. İnsan yiyerek devleşenler, figüranı olduğu romana isyan edip firar edenler, öfkelenen, acıkan, canı sıkılan, kafa tutan, devasa memeliler... Çılgın kadınlar panayırı burası.
 
Kabuk ve Yalnız romanlarıyla okurlardan büyük ilgi gören Zeynep Kaçar’dan sarsıcı, uzun süre etkisinden çıkamayacağınız öyküler.

28 Ocak 2024 Pazar

Acaip

Son zamanlarda karşıma sıklıkla çıkan 'Karşındaki kişiye olan sevgin, senin duygu, düşünce ve enerjinin türevidir.' sözünü pekiştiren bir aşk hikayesi okudum. Yazar sonsözünde "acayip" sözcüğünü "acaip" diye yazmasına izin veren Mustafa Çevikdoğan'a teşekkür ile kitabı bitiriyor.

Arka Kapak

Çünkü senin her şeyin bulaşıcıdır Güzin. Sen gülersen bakkal güler, taksici güler, elinde tavşan balonuyla yanından geçen çocuk güler, dilenci kadın güler, otobüsün camından yarı ölü yorgun yüzüyle dışarıyı izleyen dede güler, su güler, hava güler, kar güler, şehir güler, sokak güler. Sen üzüldün mü güneş bile çıkmaz. Yağmur yağar üç gün üst üste. Bulutlar bırakmaz güneşi kendini göstersin. Sen acıktın mı aşevlerinin önü, lokantaların kapısı, köftecilerin arabaları kuyruk olur. Sen şaşırırsan Güneş tutulur, Ay tutulur, gökte milyarlarca yıldır dönenen onca cismin aklı karışır. Sen seversen senin sevgin tüm dünyaya yeter. Tüm dünyadan aynaya tutulmuş ışık gibi sana geri döner.

Uzun yıllardır okumaya hasret kaldığımız türde sıcak bir aşk hikâyesi, dünyanın farklı coğrafyalarından gelmiş, birbirinden garip insanların esrarengiz hikâyeleriyle buluşuyor. Karanlık denizler, ürkütücü maceralar, mitolojik figürler, korkunç mahluklar… Hepsi birbirinden “acaip” bu hikâyeler, Ankara’nın en karanlık tarafında kalan karanlık olaylara karışıyor, içinde ne işler çevrildiğini anlayamadığımız bir çeviri bürosunda Samim ile Güzin’in sonsuz aşkına çevre oluyor.

Mahir Ünsal Eriş, serinin ilk kitabı Gaip’te araladığı sır perdesinin ardından Acaip’le ilerliyor.

14 Ocak 2024 Pazar

Neden Bu Kadar Yeteneksiz Erkek Lider Oluyor?

Kitap, toplumsal cinsiyet dengeli bir liderlik temsilini destekleyen bilimsel kanıtlara büyük dikkat göstermiş olmasına rağmen, kuruluşların kültürünü ve normlarını belirleyen önyargılar ve klişeler, bu tür kanıtlara hiç şüphesiz fazlasıyla bağdaşıktır. En ikna edici bilimsel kanıtlar bile, alternatif bir gerçeklik yaratma gücüne sahip olduğunda, algıların gücüyle örtülecektir. Yazar, bu konuda alınacak daha çok yol olduğunu ifade ediyor. The Economist verilerine göre, 104 kadar ülke halen kadınları belirli işlerden açıkça alıkoyan iş kanunlarına sahip. Dünya Ekonomik Forumu, maaş artışı oranında, kadınlar ile erkekler arasında küresel maaş eşitliğinin elde edilmesi için 217 yıl daha beklemek zorunda olduğumuzu tahmin ediyor. Daha iyi, daha etkili kuruluşlar ve toplumlar için, öncelikle liderlerin kalitesinin iyileştirilmesi gerekmektedir.

Arka Kapak

Hepimiz biliyoruz ki göz önünde kıdemli sadece birkaç kadın lider var ve kadınların ilerlemesinin önündeki engeller olabildiğince can sıkıcı. Peki ya bu durum kadınların yetersiz olmasından değil de yeteneksiz erkeklerin nitelikli sayılması sebebiyle ortaya çıkıyorsa?
Tomas Chamorro-Premuzic Neden Bu kadar Yeteneksiz Erkek Lider Oluyor?’da günümüz liderlik algısını hem yapılan onlarca deney hem de gerçek örnekler üzerinden ele alıyor.

Bugün için olmazsa olmaz liderlik vasıfları olarak görülen özelliklerin aslına bakılırsa yönetim sahası için zararlı olduğunu ortaya koyuyor.
Kitap boyunca narsizm, psikopati, kendine aşırı güven gibi liderler için tercih sebebi sayılan özelliklerin birer mental rahatsızlık olduğunu, her halükarda kuruluşlar için zarar verici olduğunu ve liderlerin bu gibi özelliklerdense diğerkâmlık, empati ve özveri gibi nitelikleri haiz olması gerektiğini değerlendiriyor. Kadınların lider olabilmelerinin yolunda bulunan engellerin bilhassa erkeklerin toksik davranışları üzerinden belirlenen liderlik normları olması çeşitli yönleriyle irdeleniyor.

Tomas Chamorro-Premuzic bu kitapla şu sorulara cevap arıyor:
İnsanları (özellikle de erkekleri) liderlik rollerine aday gösteren ancak sonrasında bu rollerde bulunanlar için eleştiri sebebi olan nitelikleri nelerdir?

Liderleri (kadın veya erkek) gerçekten yeterli kılan nitelikleri .
Nasıl daha yetenekli liderler seçilebilir?
Terfi ettirmeden önce yeteneksiz liderleri nasıl tespit edebilirsiniz?
Liderlik için hangisi daha önemli: IQ mu EQ mu?

7 Ocak 2024 Pazar

Salgının Seyir Defteri - Bir Enfeksiyon Hekiminin Salgın Günlüğü

Tıbbi detayların yer almadığı, yazarın güncesi niteliğinde, pandemi günlerini unutturmayacak bir iz bırakan kitap. Kendi yaşanmışlıklarımla birlikte son zamanlarda sıkça tekrarladığım "Hiçbir şey göründüğü gibi değildir." cümlesinin de kanıtı niteliğinde...

Arka Kapak

Bir enfeksiyon uzmanı hekim, bir kamu entelektüeli ve nesnel gerçekliğin dinamizmini her türden önyargı, boş inanç ve popülizmden bağımsız kavrama çabası gösteren Esin Davutoğlu Şenol, bu kez, salgınla karşılaşmasını hızla direnişe çevirmeyi başarmış bir yazar olarak karşımızda.
Bu kitap yalnızca bilgece tutulmuş bir “pandemi günlüğü” değil, gerçekliğin içinde ve aracılığıyla, diğer tüm var olanlar arasında bir varlık olarak insan olmak, etkileşmek, dayanıklı bir varoluş için çabalamak, kavramak, direnmek ve tahammül etmek üzerine özenle hazırlanmış edebi denemeler bütünü. Şenol, salgının ilk gününden günümüze gelinceye dek deneyimlenenleri felsefi, edebi, bilimsel, etik ve politik pasajlarla zenginleştiriyor. Böylece, çok azımızın haberdar olduğu enfeksiyon bilimindeki "nesnel bilimsel perspektifi" pek çoğumuza tanıdık gelecek "amatör bir yaşama telaşıyla" bir arada ele alıyor. Her açıdan özel bir kitap.
-Çetin Balanuye, Yazar

1 Ocak 2024 Pazartesi

Tanrılar Okulu

Yıllar önce kitaplığıma eklediğim, ara ara okuduğum, 2023 Aralık ayında elime daha çok aldığım ve okumaya devam ettiğim, yılın ilk gününde de tamamladığım, öğretilerle dolu bir kitap. Öğretilere mutlak katılıp/katılmama, inanıp/inanmama konusunda antitezlerim olsa da kendini keşfetmek isteyen, tamamlanmak isteyen ve bütünlüğün içindeki var oluşunu yazarın imgeleri ile değerlendirmek isteyenlere önerebilirim. 

Arka Kapak

Düşlediği hiçbir şeyin gerçekleşmediğinden yakınanlardan mısınız? Belki de tek gereken şey bir miktar bakış açısı değişikliğidir? Tanrılar Okulu'nun yazarı Stefano D'Anna, "Düş ve gerçeklik aynı şeydir." diyor. Belki de düşlerin gerçekleşmesi için sadece biraz zamana ihtiyaç vardır. Düşlemekten korkmayanlar arasına girmek istiyorsanız Tanrılar Okulu tam aradığınız kitap! Gelin, değişimin patikalarını birlikte keşfedelim.

"Tanrılar Okulu" adlı kitabı neden okumalısınız?

Tanrılar Okulu, sadece onu dinlemeye hazır olduğunuzda sizi bulan kitaplardan. Daha ilk satırlarında okuru derinden sarsmayı başararak kendine bağlıyor. Bu kitap sadece hayalperestlere hitap etmiyor, aynı zamanda okuyucuyu eyleme çağırıyor. Stefano D'Anna, düşlemenin bir eylem biçimi olduğundan ve insanın kendini düşlerinden hareketle yeniden yaratabileceğinden bahsediyor. Hayat dediğimiz kitabın, yazarının da kahramanının da insanın kendisi olduğunu savunuyor. Hepimizi kendi hayatımızın Tanrısı ilan ediyor. Dolayısıyla hayatı cehenneme çevirmek de cenneti yaratmak da Tanrılar olarak bizim elimizde. Tanrılar Okulu, yenilmiş sıradan bir adam olan D'Anna'nın, Dreamer karakteriyle karşılaşmasını ve onun düşüncelerinden etkilenerek yeniden doğuşunu konu ediniyor. Aynı zamanda bir ekonomist olan D'Anna, antik öğretileri yeni bir çerçeveden Dreamer'ın sözleri aracılığıyla ele alıyor. İyi bir hayat yaşamanın hepimizin hakkı olduğunu ve düşlemeye devam ettikçe gerçekliğin bize eşlik edeceğini söylüyor. D'Anna ısrarla, "Düşlerini gerçekleştirmek için neler yapıyorsun?" sorusunu soruyor ve bizi harekete geçmekten alıkoyan tek şeyin korkularımız olduğunu yüzümüze vuruyor. Geleceğin bize korku verdiğini ve geçmişin pişmanlıklarla dolu olduğunu, oysa sahip olduğumuz tek şeyin şu an olduğunu ifade ediyor. D'Anna bizi eylemeye, değişmeye ve kendimizle birlikte dünyayı da değiştirmeye çağırıyor.

Bunları biliyor muydunuz?

Tanrılar Okulu kitabının Londra merkezli European School of Economics okullarında ders notu olarak okutulduğunu biliyor muydunuz? Ekonomist ve sosyolog yazar Stefano D'Anna'nın en büyük düşü bireysel devrimi hedefleyen bir okul kurmaktır ve bu düşüne erişmeyi başarır. Rektörü olduğu European School of Economics okullarının ABD ve İtalya'daki şubelerini sık sık ziyaret eder ve buralarda dersler verir. Tanrılar Okulu, öğrencilerine okuttuğu kitaplardan biridir. D'Anna'nın kaleme aldığı ve 474 sayfadan oluşan Tanrılar Okulu, Türkiye'de Sinedie Yayınları etiketiyle yaptığı ilk baskısından itibaren yerli okur tarafından da çok sevilir. Dünyada ve ülkemizde ün kazanan Stefano D'Anna pek çok konferans gerçekleştirir ve üniversitelerde söyleşiye davet edilir.