19 Şubat 2021 Cuma

Ağıtların Tanrısı

Yüreğimi yaran, bilinci berrak, aklı selim sahibi bir kadının, eşinin ölümüne atfettiği, unutmamak için yazdığını dile getirdiği otobiyografik anlatı dili ile yazılmış bir aşk mektubu.

Cümlelerin tükendiği anda insana aşkı, ölümü, yası düşündüren bir kitap, mutlaka okumalısınız.

Arka Kapak

Vahşi şeylere dair evcil bir dil kullanmak yok artık.

Martin Shaw

Okan, ölü, yatakta yatıyordu. Perşembe gecesi beraber yattığımız yatakta. Sağdık ikimiz de, daha perşembe gecesi sağdık. N’oldu da pazartesi gecesi ölü ölü yattık o yatağa? Ölü olmak yetmedi, bir de salı denen o lanet günde, ölülerin bir tanesini toprağa mı koyacaktık? Artık verebilirim demiştim, o sabah. Artık verebilirim. Benim verebilmem önemli miydi? Ölüm alırken bana sormuş muydu ki, toprak, verirken soracaktı? Benim fikrim sorulmuyordu ki. Âşık olurken de sorulmamıştı. Bana sadece, al bu adamı, çok sev, tamam mı, denmişti, sevmek ne kelime, tapmıştım adama, tapmıştım. Aşk fikir sormaz. Aşk sadece hakkını ver der, tamam mı, der. Hakkını vermezsen hakkımı vermem der.

Ağıtların Tanrısı bir aşk mektubu... Yazar, eğitmen Sepin İnceer’in ölen eşi, sevgilisi, çocuklarının babası Okan’a yazdığı bir aşk mektubu. Bir ağıt. Bir kadının sevdiğinin ölümüne ve bu ülkede ömrü kelebeklerden daha kısa süren, büyükler tepişirken ölen bütün çocuklara yaktığı, kalbi parçalayan bir ağıt. Ve bir manifesto. Bu topraklarda yaşanmış bütün acılarla yüzleşmeden, bir hiç uğruna ölen bütün çocuklarımızın yasını tutmadan yola devam etmenin mümkün olmayacağını haykırarak ilan eden bir manifesto.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder