3 Aralık 2012 Pazartesi

TANRI

Absurd komedinin gelmiş geçmiş en büyük ustası Woody Allen'ın başyapıtı olan Tanrı, varoluşu sorgularken güldürmeyi de garanti ediyor. Woody Allen'dan Antik Yunan'da geçen bir Absürd Komedi klasiği olan oyun Tiyatro Ak'la Kara'da sahnelenmektedir.
Başkası tarafından yazılmış bir oyunun içinde saplanıp kalmış Antik Yunan karakterleri, kendi oyunlarına bir final aramaktadırlar. Tek sorun oyunun başlamış olmasıdır.
Bütün bu karışıklık yetmiyormuş gibi seyircileri de başka biri yazmıştır. İstanbul'da yaşayan seyirciler ile çağlar öncesine ait Antik Yunan karakterleri aynı sahneyi paylaşınca iş çığrından çıkar.Sonunda final aramaktan vazgeçerler çünkü ne yaparlarsa yapsınlar oyun bitecektir ve sonrasını kimse bilmemektedir. 

Oyun Künyesi

Yazan :  Woody Allen
Yöneten :  Kerem Kobanbay
Işık Tasarım :  Serpil Coşkun
Oyuncular:  Eren Genç
 Fatih Özacun
 Hakan Çeliker
 Nur Subaşı
 Özgür Özdural
 Seda Özelsoy
 Selin Zafertepe Çeliker
 Serhat Behramoğlu
 Serkan Şen
 Şendal Yıldız



2 Aralık 2012 Pazar

Dünyanın Ortasında Bir Yer

Dünyanın Ortasında Bir Yer, Özen Yula'nın ilgi gören oyunlarından biri olup, erkeklerin koşullarını belirlediği dünyada sıkışıp kalmış kadınların öykülerini konu edinen ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında 2012-2013 sezonunda sahnelenen bir oyun. Oyun törelerin, söylencelerin, toprağa dayalı gücün egemen olduğu yörelerde yaşayan kadınların yaşamları üzerinden anlatılıyor ve bireylerin ilişkilerindeki öç alma kavramını vurguluyor.Oyun 2010 İstanbul Kültür Başkenti kapsamında farklı dillerde de izleyicisiyle buluşmuş bulunmaktadır. Oyun esnasında tercüme yapılmaktadır. Oyundan çıktığımda aklımda baskın bir yer edinen cümle ise "Herkes kendi söylencesinde yaşar." oldu.

Yazan: ÖZEN YULA
Yöneten: M.NURULLAH TUNCER
Dramaturgi: DİLEK TEKİNTAŞ
Koreografi: GJERG PREVAZI
Müzik: CAN ATİLLA
Sahne Tasarımı: M.NURULLAH TUNCER
Işık Tasarımı: M.NURULLAH TUNCER
Kostüm Tasarımı: DUYGU TÜRKEKUL
Efekt: ERSİN AŞAR
Yönetmen Yardımcısı: AHMET HÜN
Süre: 1 SAAT 10 DAKİKA / TEK PERDE
OYUNCULAR
BURCU ÇOBANERASLAN SAĞLAMESRA RONABAREZGİ SÜMER YOLCUEZGİM KILINÇHÜSEYIN KÖROĞLUİREM ARSLAN AYDIN,MELAHAT ABBASOVANURDAN KALINAĞAPELİN BUDAKPINAR AYGÜN,TOMRİS İNCERÜMRAN İNCEOĞLUYONCA İNAL EĞİLMEZBAŞ


22 Ekim 2012 Pazartesi

CAM

CAM, geçen sezondan beri takip ettiğim fakat bu sezon izlemeye fırsat buldugum ve bana dogru bir seçim yaptıgımı gösteren kadın ve erkegin toplumdaki yerine, konumuna ve yaşam mücadelesine farkındalık katan bir oyun.

Bu Oyun Kadına Dair Çok Şey Sorgulatacak!

Levent Kazak’ın yazdığı, Laçin Ceylan’ın yönetmenliğini üstlendiği, başarılı oyuncular Dolunay Soysert, Mete Horozoğlu, Deniz Çakır, Bülent Alkış ve Selen Uçer’in rol aldığı tiyatro oyunu “Cam” kadının sosyal konumuna özellikle dikkat çekerek kadına dair birçok şeyi sorgulatacak.

Alışılmadık kurgusuyla tiyatro severlere şaşırtıcı bir deneyim sunan “Cam”; kocasından boşanmak üzere olan bir resim öğretmeninin atölyesinde geçiyor. ‘Kadın’ın sosyal konumu, insan ilişkileri ve hayatın sürprizleri hakkında izleyiciyi derin sorgulamalara yönlendiren “Cam”; aynı şekilde başlayan bir hikayenin, anlık bir karar ve bir rüzgar esintisiyle nasıl iki farklı yöne akabileceğini şaşırtıcı kurgusuyla gözler önüne seriyor.

Cam”da; 9. Afife Tiyatro Ödülleri’nde “Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” seçilen Dolunay Soysert, “Nefes-Vatan Sağolsun” filminin yüzbaşısı, “Vay Arkadaş – Manik, Tik, Dildo”nun “Dildo”su Mete Horozoğlu ile “Yaprak Dökümü” dizisindeki “Ferhunde” rolüyle tanınan Deniz Çakır’ın yanı sıra sevilen oyuncular Bülent Alkış ve Selen Uçer rol alıyor. İki perdeden oluşan “Cam”ın yardımcı yönetmenliğiniZeynep Ocak üstlenirken, dekorlarını Barış Dinçel hazırlıyor.

1 Ekim 2012 Pazartesi

Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince Ama Şimdi İyi

2012-2013 Tiyatro sezonunu "Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince Ama Şimdi İyi" ile açmış bulunmaktayım.

Ne yazık ki insan kaçakcılığının önemli bir merkezi olan ülkemize uyarlanmış bir oyun.

Yazan: Lucy Kirkwood
Uyarlayan: Seçil Honeywill
Yöneten: Mehmet Ergen

Oyuncular: Esra Bezen Bilgin ve Güliz Gençoğlu

2012 - Afife Jale / Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Ödülü

2012 - Sadri Alışık / Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu & Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Ödülleri

2012 - Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Yılın Tiyatro Oyuncusu Ödülü

2011 - Direklerarası Seyircileri Küçük Salon En İyi Kadın Oyuncu Ödülü

MSM Sanat Ödülleri - En İyi Yönetmen Ödülü

“Aslında çok komik bir şey var, ben kaç para ettiğimi biliyorum.
Kaç kişi söyleyebilir bunu?
Üçbin dolar ediyorum.
Çünkü Mustafa benim için o kadar ödedi.
Yani tam iki buçuk iphone.”

Dijana, o sabah Karaköy İskelesi’ne yanaşan Odessa feribotundan indiğinde, hayallerinde daha iyi bir yaşam ve mutlu bir gelecek umudu vardı.
Ama onun için planlananlar, hayallerinden çok başkaydı.
İnsan tacirlerinin eline düşüp pasaportları ellerinden alınıp, evlerde kilitli tutularak fuhuşa zorlanan yüzlerce kadından yalnızca biri Dijana.

Bize kendini zaman zaman dayanılması güç bir gerçeklik ve ironi ile anlatıyor.

30 Eylül 2012 Pazar

Su Perime;


Biliyorum yine şaşıracaksın ama bana yazdığın 2.mektubun üzerinden tam 1 ay geçti, sen Eylül ne çabuk geldi anlamadım derken bak Ekim’e giriyoruz. Yeni bir ay, yeni başlangıçlar,  yeni mevsim, geçtiğimiz aydan kalanlar ve yeni ayın getirecekleri ile dolu bir gündemimiz mevcut yineJ Senin rotary kulübün, doktora ve keman derslerin, benim gündemimde “Her seçim bir vazgeçimdir.” felsefesi, tez için gün saymacalarım, tiyatro sezonu vs derken “to do list” uzadıkça uzuyor. Artık yeni mottomuz “to date thinking” ve  “to go thinking”.
Benim için 2 köprüsü olan ve hiç kalbi olmayan bu şehirde yaşayan bir sürü insan arasından sen benim rengimsin.  Herkesin aynı zamanda ve aynı anda birbirine benzediği, saatlik duygu auralarının hüküm sürdüğü bu şehirde sen farklı ve vazgeçilmeyecek olansın.
Mektubunda büyümekten, yaşlanmaktan, bunlara kafa yormaktan bahsetmişsin; haklısın bunlar yaş itibariyle bize kaygı veren düşünceler ama şunu bil ki ileriye doğru acele etmek değilde, ileriye doğru emin adımlarla, kendini bilerek, fütür, fütür gitmek en güzeli…
Hayatındaki yeni başlangıçların seni hep daha iyiye ulaştırması, İktisat Doktoru olma yolunda gösterdiğin azmin ilerde seni kariyerinin doruklarında bir kadın yapması ve bütün bunlara birlikte şahit olmak en büyük dileğim. Bir araya geldiğimizde üfleyecek mumlarımızın ve kesilecek pastalarımızın artması artması artması gerekiyor sonuç olarakJ
Sana bir üçlük armağan ederek bu satırları sonlandırmak istiyorum:
“Dost elinden gel olmazsa varılmaz…
Rızasız bahçenin gülü derilmez…
Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez…”
Ne güzel demiş… Ne güzel…
Yani
Sen beni dünyana kendi rızanla davet ettin ve bizim aramızda oluşan bu kalp bağı hiç eksilmeyecek…
Seni çok ama çok seviyorum.

13 Haziran 2012 Çarşamba

Hande Altaylı - Maraz

Hande Altaylı serisinin 2. kitabı Maraz'ıda bitirdim.

İtiraf etmek gerekirse kitabın son 20 sayfasına kadar olagan akışında seyreden hikaye beni "Aşka Şeytan Karışır" ve "Kahperengi" kadar etkilemedi diye düşünürken, Hande Altaylı son 20 sayfada okuyucuyu şaşırtmanında ötesinde beklenmeyen bir son ile Maraz'ı tamamladı.

Yogun düşüncelerden kurtulmak ve farklı bir dünyaya açılan kapıyı aralamak isteyen herkesin okumasını öneririm.



Arka Kapak

Yürek burkuntularının mahrem romanı...

Hande Altaylı’nın çok satan Aşka Şeytan Karışır’ın ardından heyecan verici yeni eseri.

Bazen hayatın sigortası atar; ışıklar söner ve her yer karanlığa gömülür. Sesler seslere, nefesler nefeslere karışır; doğrular yalana bulanır. Gözbebekleri büyür, gözbebekleri küçülür…

Maraz, hiç beklemediği bir anda kendi karanlığında kalan genç bir kadının, Aslı’nın hikâyesi. Aniden tuzla buz olan bir evlilik ve sonrasında büyük bir hızla tersine dönmeye başlayan dünya…

2 Haziran 2012 Cumartesi

Ayşe Kulin Gizli Anların Yolcusu

Edebiyatımızın en sevilen isimlerinden Ayşe Kulin, yeni kitabı Gizli Anların Yolcusu ile okuyucularını şaşırtıcı gerçeklerle yüz yüze getiriyor. 
Yazar kitabında klasik çizgisinin dışına çıkarak tabu bir konu ile okuyucusunun karşısına çıkyor.
İki erkeğin tutkulu aşkını konu edindigi romanında tabuların üstüne gidiyor. 
Roman uzun zamandır çıkmadığı yollarda kaybolanların hikayesi... şeklinde tanımlanıyor.


Arka Kapak
Çağdaş edebiyatımızın en sevilen yazarlarından Ayşe Kulin, Gizli Anların Yolcusu ile bir kez daha okurlarını şaşırtıcı gerçeklerle yüzleşmeye zorluyor. Bu kitap yerleşik ve düzenli hayatlarımızın nasıl da pamuk ipliğine bağlı olduğunu, bir anda yıkılıp gidebileceğini gösteriyor bize... Acı bir kaza... Bir anda ağızdan kaçan bir söz... Ansızın yayınevine gelen bir dosya... Birbirine dolanmış eşarplar... Bütün bunlar, aykırı bir aşkın başını ve sonunu belirlemeye yeter mi?

Gizli Anların Yolcusu, pek çoğumuzun anlamakta zorlandığı, yargılamakta ısrar ettiği bir aşkın romanı. Ayşe Kulin her zamanki ustalığıyla yaklaşmaya korkulan bir konunun üstüne giderek tabuları yıkmayı deniyor.

Bu romanda sadece aşkı değil, toplumun zorladığı hayatları, harcanmış çocuklukları, kendi içindeki sırlarla en yakınlarını yaralayan ailelerin öykülerini soluk kesen bir tempoyla okuyacaksınız.

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Hande Altaylı Aşka Şeytan Karışır

Kahperengi ile başlayan Hande Altaylı buluşmamı, yazarın daha önce yazdıgı ilk kitabı Aşka Şeytan Karışır ile devam ettirdim.
Yazarın başarısının nedeninin akıcı üslubu, gözlem yetenegi ve hayata dair yapmış oldugu doğru tespitler oldugunu düşünüyorum.
Okuyucuyunun roman kahramları arasında kendine bir yer edinmesinin yanı sıra kolay okunabilen fakat ilişkiler dünyasının çarpıklıgınıda bir o kadar gözler önüne seren bir roman.
Kadınların duygu karmaşısının bir göstergesi olan bu romanın sizlerinde ilgisini çekecegini düşünüyorum.

Arka Kapak
Günahı yalnız günahkârlar mı işler? Kötülüğü sadece kötüler mi yapar? Ahlâksızlık sadece ahlâksızların mı tekelindedir? Yüzyıllardır aşkın insanoğluna yaptırdıkları için şeytan işi denilmiştir.

Sol yanımızda?
Omuzumuzda?
İçimizde?..
Şeytan bunun neresinde!
Aşka şeytan karışır. Karışmamışsa o aşk değildir...

"İnsanın kaçmak isteyip de koşamadığı rüyalar gibiydi. Büyülenmiş, duruyordu. Onu hayatında ilk kez, bu gece gördüğüne yemin edebilirdi. Kasıkları ateşe verilmiş gibi alev alev yanmaya başladı ve iki korkuyla doldu. Kalbi sıkıştı, niye on altılık bir küçük kız gibi titreyip duruyordu teyzesinin sevgilisinin karşısında? Bu adamı daha önce hiç çekici bulmamıştı ki.. Erkek olduğunun bile farkında değildi. Çığlık atmak istiyordu ama gel gör ki, üzerinden geceliği sıyrılırken itiraz etmeyi bile başaramadı. Tanımadığı bir duygu bütün vücudunu sarmıştı. Böyle bir şeyin varlığıyla karşılaşmak bile, dünyanın hiç de güvenilir bir yer olmadığının kanıtıydı."

22 Mayıs 2012 Salı

Buket Uzuner Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları SU Okuyunuz, Okutturunuz!

Hayatımın hareketli ve bir okadar da yogun geçen zamanlarına eşlik etmesi için bugünlerde çok satanlar listesinde adı geçen kitapların hepsini bir çırpıda alıp, okuma istegimin bir örneğide SU oldu.

Buket Uzuner zaten tartışmasız, kitaplarını zevkle okudugum yazarlardan biridir. Uyumsuz Defne Kaman'ın  Maceraları'da en sevdigim roman türü olan polisiyeye yakın oldugu için kitabı daha da sevmeme neden oldu. Buket Uzuner'in sizleri akıl oyunlarına davet eden bu kitabını okumanızı öneririm.

Arka Kapak
 

Buket Uzuner'in, bugün Anadolu'da yaşayan her kültürü derinden etkilemiş kadim Kamanlık (Şamanizm) geleneğinin dört unsuru olan SU, TOPRAK, HAVA, ATEŞ'ten ilham alarak yazdığı yeni romanı UYUMSUZ DEFNE KAMAN'IN MACERALARI dörtlemesinin ilk kitabı 'SU' çıktı!..

Gazeteci Defne Kaman bir yaz akşamı bindiği vapurda arkasında hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Onu aramakla görevli Komiser Ali Ümit ile arkadaşı Sahaf Semahat kendilerini aniden tuhaf olaylar ve esrarengiz semboller arasında bulurlar. Bir yandan kendi hayatlarını sakatlayan yasak ve tabulara rağmen ayakta kalmaya çalışırken, kayıp gazeteci Defne Kaman'ın peşinde nefes nefese bir maceraya sürüklenirler.

Buket Uzuner, SU romanında bütün canlı varlıkları eşit değerde kabul ederek doğayı ve yaşamı kutsayan kadim Türk geleneği Kamanlık'a (Şamanlık) selam ederken, okurları hem eko-feminist bir okumaya, hem de 1000 yıl önce Uygur harfleriyle ön-Türkçe yazılmış olduğu düşünülen (Mutluluk Bilgisi) KUTADGU BİLİG ŞİFRESİ ile zihin oyunlarına davet ediyor.


Kutadgu Bilig yazarı Yusuf Has Hacib'in;

"Aklın süsü dil, dilin süsü sözdür. Kişinin süsü yüz, yüzün süsü gözdür."

beyitiyle açılan romanın bir Kutadgu Bilig şifresi kitabı olarak da okumak olasıdır. Yazar, SU romanı yazarken yakından inceleme şansı bulduğu Kutadgu Bilig'in bilinen üç orijinal nüshasından ilkini Uygur harfleriyle Türkçe yazdığı düşünülen Yusuf Has Hacib ile bu önemli eseri 1947'de günümüz Türkçesine çeviren Prof. Reşit Rahmeti Arat'ı şükranla anıyor ve bugüne kadar Türkiye'de ve dünyada hak ettiği önemi ve sevgiyi göremeyen bu güzel eserin, romanda bir şifreler kitabıymış gibi kullanılmasıyla özellikle gençler arasında ilgi göreceğini umuyor.

"Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları", SU romanından sonra TOPRAK, HAVA ve ATEŞ ile devam edecektir.

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Pragma Sezonu Kapattı

Get Yapımın sahneledigi Pragma sezonu kapattı.
Sezon içinde iki defa izleme fırsatı buldugum tek kelimeyle mükemmel bir oyun.
Garajİstanbul'da Salı akşamları sahnelenen oyun “Dünya’nın en ünlü seri katilleri bir gün aynı hücrede uyanır…” Tanıtımında geçen “Yaptıklarım yanlış olsaydı bir meleğin beni durdurması gerekirdi…” cümleleri ile izleyiciyi kendine çekmeyi başarıyor.
Polisiye romanları bir solukta okuyan, seri katil öykülerini ilgiyle takip eden biri olarak oyun benim için çok etkileyici bir deneyim oldu.
Oyunda ve yapım aşamasında emegi geçen herkesi kutlarım.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Hande Altaylı Kahperengi Okuyunuz, Okutturunuz!

Hayat engebeli olmaktan çıkıp engebenin kendisine dönüştüğünde… Başladığınız yere dönebilmek için dünyayı dolaşmanız gerekir.
Kahperengi işte bu cümlelerle okuyucuyu içine çeken, arka kapagında belirtildigi gibi sarsıcı bir roman.
Hande Altaylı'nın kalemi ile ilk tanışma kitabım ve bir solukta kendini okutturan bir roman.
Eminim kitabı okuduktan sonra sizde benim gibi, önceki iki kitabı olan Aşka Şeytan Karışır ve Maraz'ı okumak isteyeceksiniz.
Merakınızı arttıracak birkaç alıntı:
"Geçmişle hesaplaşmanın yolu yoktu,çünkü geçmiş geçiyordu.Kalan sendin."
"İnsan bazen bir yerde takılıp kalıyordu ve diğerleri yürüyüp giderken,o bir yol bulup geçemiyordu.Kendisine olan da buydu:Takılıp kalmak."

3 Mayıs 2012 Perşembe

İstanbul Tiyatro Festivali

18. İstanbul Tiyatro Festivali, 10 Mayıs - 5 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

Festival, "Özgürlükler-Sorgulamalar" teması altında gerçekleştirilecek. İnsan haklarından göçe, savaştan şiddete insanı sarmalayan durumları irdeleyecek.

Festival kapsamında yurtdışından 5, Türkiye'den 40'a yakın tiyatro ve dans topluluğunun 100'den fazla gösterisi sanatseverlerin beğenisine sunulacak.

Tiyatro Festivali, şehrin 22 farklı mekanında, uluslararası üne sahip tiyatro toplulukları ve dans gruplarının katılacağı söyleşi ve atölye çalışmaları, konferanslar ve sergilerle İstanbul'da tiyatroyla dolu bir ay yaşatacak.

Festival, Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere ve İsviçre'den "Hamlet", "Gergedan", "Kafka'nın Maymunu" gibi Avrupa'nın ünlü tiyatro topluluklarının ünlü oyunlarıyla tiyatroseverleri buluşturacak. 

23 Nisan 2012 Pazartesi

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu ve Mutlu Olsun

Bugün 23 Nisan... Bütün çocukların, yaşı ne olursa olsun içindeki çocuğa hala veda edemeyenlerin, bedeninin tersine “zihni” hep çocuk kalanların, dünyayı bir çocuk gözüyle daima kocaman görenlerin, korkuyla cesareti bir bardakta içenlerin günü mutlu ve kutlu olsun...

11 Nisan 2012 Çarşamba

Festivalin en iyi 10 filmi

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 31. İstanbul Film Festivali 31 Mart'ta başladı ve 15 Nisan'a kadar devam ediyor. Festivalde 200'den fazla film gösterimi gerçekleştirilmesi planlanmakta. Festivalde gösterimi gerçekleştirilen filmlerden öne çıkan birkaçını paylaşmak istiyorum.
Sadakatsizler
(Les infideles) Y: Emmanuelle Bercot, Fred Cavaye, Alexandre Courtes, Jean Dujardin O: Jean Dujardin, Gilles Lellouche, Guillaume Canet, Sandrine Kiberlain Yapım: 2012, Fransa

“Göründüğü gibi değil, hayatım!” bu klasik cümle ile seks macerası başlar. Banliyöde bir konferans otelinden gösterişli bir seks bağımlılığı kliniğine, şık bir Paris gece kulübünden Las Vegas’taki havalı striptiz kulüplerine uzanan bu film tüm umutsuz, absürd ve inanılmaz komik varyasyonlarıyla erkek sadakatsizliğinin başarı ve hüsranlarını, zaferlerini ve acıklı felaketlerini keşfe çıkıyor. Jean Dujardin’in Oscar adaylığı sırasında afişiyle tartışma yaratan bu komedide Artist’in yönetmeni Michel Hazanavicius dışında Dujardin de kamera arkasına geçiyor.

Oslo, 31 Ağustos
(Oslo, 31 Aug)
Y: Joachim Trier
O: Anders Danielsen Lie, Malin Crepin, Aksel M. Thanke Yapım: 2011, Norveç

Hayatı melankoli ve yalnızlık içinde karmaşık giden akıllı, yakışıklı, hali vakti yerinde Anders’i izliyoruz. Günün geri kalanında ve gece boyunca, geçmişteki hataların hayaletleriyle ancak aşk, yeni bir hayat olasılığı ve sabah gün aydınlandığında geleceği görme umudu sayesinde başa çıkacaktır. Film Cannes’da büyük övgü aldı.

Tutsak
(Captive) Y: Brillante Mendoza O: Isabelle Huppert, Katherine Mulville Yapım: 2012, Fransa-Filipinler

Yaşanmış olaylardan esinlenerek çekilen filmde, Fransız insani yardım gönüllüsü Bourgoine, Filipinler’deki Palawan Adası’nda bir STK’da çalışır. Kendisi gibi gönüllü çalışma arkadaşı ve bir grup turist, köktendinci bir grup tarafından kaçırılırlar. Rehineler ve gerillalar peşlerinde aylarca süren zorlu bir sınav verirler.

Devler
(The Giants)
Y: Bouli Lanners
O: Zacharie Chasseriaud, Martin Nissen, Paul Bartel Yapım: 2011, Belçika-Fransa-Lüksemburg

Şehrin uzağında geçinmeye çalışan iki erkek kardeşin modern hikayesini izleyeceğiz. Zak ve Seth kendilerini, ilgisiz anneleri tarafından ailelerine ait yazlık kulübede beş parasız terk edilmiş olarak bulurlar. Karşılarındaki belirsiz gelecekle birlikte hayatlarının en muhteşem ve en tehlikeli yolculuğuna çıkarlar.

Şehir Efsaneleri
(Monkey Sandwich)
Y: Wim Vandekeybus O: Jerry Killick, Carly Wijs, Davis Freeman Yapım: 2011, Belçika

Jerry takıntılı ve hayal kırıklığına uğramış bir yönetmen olarak tiyatroya sırt çevirir ve bir köy kurar. Ama işler kısa sürede sarpa sarar. Tiyatroda oyuncularını kontrol edebiliyorsa da gerçek dünyada bunu yapmayı başaramaz. Filmin yönetmeni ünlü bir koreograf, aktör, filmle beraber seyirci ile de buluşmaya geliyor.

Azrail'i Beklerken
(Chicken with Plums)
Y: Marjane Satrapi, Vincent Paronnaud O: Mathieu Amalric, Edouard Baer, Maria De Medeiros Yapım: 2011, Fransa

Marjane Satrapi’nin 1950 İran’ında geçen eğlenceli ve melankolik filmi, bir hite dönüşen Persepolis’in ardından geliyor. Satrapi’nin kendi çizgi romanından uyarlanan filmde hikaye, enstrümanı kırıldığında ölmeye karar veren dünyaca ünlü keman virtüözü Nasser’in canını almaya gelen Azrail tarafından aktarılıyor.

İyi Niyetler
(Din Dragoste Cu Cele Mai Bune Intentii)
Y: Adrian Sitaru O: Bogdan Dumitrache, Nataşa Raab, Marian Râlea
Yapım: 2011, Romanya

Film, Adrian Sitaru’nun kendi deneyimlerine dayanıyor ve annesinin hastaneye düşmesiyle hayatı rayından çıkan “sağlam bir adamı” izliyoruz. Hastane Alex için acayip karakterler ve sürprizlerle dolu, karnaval gibi bir insan bahçesidir. Annesinin sağlığı yerine gelse bile, iyi niyetine rağmen birçok hata yapacaktır.

Gece Gezenler
(Nocturnos)
Y: Edgardo Cozarinsky
O: Esteban Lamothe, Marta Lubos, Esmeralda Mitre
Yapım: 2011 Arjantin

Belgesel ile kurgu arasında gidip gelen Gece Gezenler, bir adamın sessizce yaşadığı kalp kırıklığını ve ayrılıkla gelen umutsuzluğunu işliyor. Adam, amaçsızca sokaklarda dolaşarak Buenos Aires’in gece insanlarıyla tanışır: Yaşlı bir kadın, kavga eden bir çift, yalnızlar, hırsızlar, evsizler ve kaybedilen sevgilinin hayaleti.

New York'ta 2 Gün
(2 Days in
New York)
Y: Julie Delpy
O: Julie Delpy, Chris Rock, Albert Delpy
Yapım: 2011, Fransa

Julie Delpy’nin Paris’te 2 Gün’de Marion ve Jack, ilişkilerini canlandırmak için iki günlüğüne Paris’e gidiyorlardı. Yıllar sonra, günümüzde, Marion ile Jack ayrılmıştır. Marion, New York’ta Mingus’la beraberdir. Ne var ki, Marion’un babası, her daim azgın kız kardeşi ve rezil erkek arkadaşı aniden ziyarete gelir.

Bangal'de Bir Dedektif

(The Bengali Detective)
Y: Phil Cox Yapım: 2011, İngiltere-Hindistan-ABD

Dans takıntılı ve kilolu, gözüpek dedektif Rajesh Ji, Kalküta’nın sırlarını açığa çıkarıyor. Son yıllarda Hindistan’da özel dedektiflik bürolarının sayısında bir artış oldu. Dansı müşterilerin zorlu yaşamlarıyla bir araya getiren bu ilginç belgesel, suç merceğinden ele aldığı Hindistan’ı eşi görülmemiş bir şekilde masaya yatırıyor.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Tatlı Çarşamba


Duru Tiyatro tarafından sahnelenen Tatlı Çarşamba, kadın erkek ilişkilerine dair sorunları, yaratıcı ve eğlenceli bir dille sahneye taşıyor.
Oyunun Konusu:
Zengin bir iş adamı olan John Cleves, Dorothy ile uzun süredir evlidir. Ancak John un sadece Çarşambaları görüştüğü Ellen adında bir de sevgilisi vardır. Bu iki farklı kadın arasında gidip gelen John un hayatı, yeni sekreterinin işe alınmasıyla birlikte karışmaya başlar. Ortaklık problemi olan Cass ın da işin içine girmesiyle iyice karışan olaylar, çeşitli durum komedilerini de beraberinde getirir. Bu karışık durum içerisinden nasıl çıkacaklarını bulmaya çalışan John, Dorothy, Ellen ve Cass ın komik öyküsü içinde keyifli dakikalarla dolu iki perdelik oyun.

Yazan: Murıel Resnık

Çeviren: Orhan Azizoğlu

Yöneten: Emre Kınay

2.Yönetmen: Başak Akan

Oynayanlar: Sibel Turnagöl, Sait Genay, Burcu Kara, Cem Yanılmaz

Kesinlikle izlenmeye değer olan bu oyun, aynı zamanda oyuncularının muhteşem sahne performansları ile izleyiciye keyifli saatler yaşatıyor.