29 Ekim 2014 Çarşamba

MAVİ EV

Yine bir Ankara-İstanbul arası gerçekleştirdiğim yolculuklarımdan birinde yol arkadaşım olması için seçtiğim ve o dönemdeki ruh halime ayna tutan nokta atışı bir kitaptı. Turistik seyahatlerimde ise farklı görsellikteki kapılara olan sempatim öncelikle kitap kapağından beni cezbetti ve sonrasında ise okuma yolculuğum başladı. 72 sayfalık bu roman aslında kitabı eline ilk alanın bu kadar kısa roman olur mu sorusunu zihninde canlandırmasına neden olabilir. Mükemmel kurgusu, birbirinden farklı özelliklerle ayrılan karakterleri ve akıcı üslubu ile elinizden bırakamayacağınız ve hatta benim gibi kısa zamanda birden fazla kez okumak isteyeceğiniz harika bir roman olduğunu düşünüyorum.
Arka Kapak
Kapılar vardır kapanan... içten dışa, dıştan içe...
içimizden dışımızdakilere kapattıklarımız ve dışımızdakilerin
içe doğru yani bize kapattıkları.
Ve bazen bir kapı aralığında unutuluyor adına aşk denebilecek bütün bakışmalar.

3 Eylül 2014 Çarşamba

HAYAL

Ayşe Kulin, yeni kitabı Hayal'de 1983'ten bu yana yaşamında yer alan renkli olaylara ve ilginç anekdotlara yer veriyor. Bu kitapta yazarlık hayaliyle başlayan bir yaşamın günümüze uzanan renkli görüntüleri yer alıyor. Özgün çizimlerle desteklenmiş olan Hayal aynı zamanda Kulin'in günümüze uzanan yazarlık serüveninin de bir öyküsünü aktarıyor.

Ünlü işadamı Asil Nadir'den reklamcı Tunca Yönder'e; halkla ilişkiler alanının duayeni Betûl Mardin'den Rahmi Koç'a kadar iş, yayın, siyaset dünyasından pek çok tanınmış ismin yer aldığı kitap Yahya Kemal Beyatlı'nın "İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar" sözleriyle başlıyor.

Hayal, Kulin'in bir umuduyla son buluyor: "Bu dünyada var olduğum sürece hayal kurmaktan vazgeçmeyeceğim. Okurlarımla daha nice hayalde buluşmak üzere!"

Arka Kapak

Yazar olmanın hayalini kurduğumda kaç yaşındaydım tam hatırlayamıyorum ama okul öncesinde, evdekilerden harfleri öğrenip yazarlığa özendiğime göre, altı yaş civarında olmalıydım. Nerdeyse bir yarım asır bu hayalin peşinde koştum; yazar hanesine rastlatmak için çevirip durdum, feleğin çemberini.

Elinizde tuttuğunuz HAYAL'in satırları, beni, yazmaya tutkun bir genç kadından bir yazara evrilten birikimin, tesadüflerin, olayların dökümünü verirken, kahramanlarımın roman kişilerine dönüşme nedenlerini de anlatıyor; sizi kitaplarımın arka bahçelerinde bir gezintiye çıkarıyorum.

Dilerim gezintiniz keyifli geçer. 

Ayşe K.

15 Temmuz 2014 Salı

Ve Dağlar Yankılandı

Khaled Hosseini'nin okuduğum ilk kitabı Ve Dağlar Yankılandı. Kitabı uzun bir sürede tamamlayabildim, dili ağır olmakla birlikte sürükleyici bir hikâyesi olan kitabı zihninizin rahat olduğu bir zaman diliminde okumanızı öneririm.

Arka Kapak

Gece vakti, çölü bir el arabasını çekerek geçen bir baba. Arabanın içinde annesiz iki çocuk; iki kardeş; biri kız, biri erkek. Küçük Peri için ağabeyi Abdullah, ağabeyden çok öte. On yaşındaki Abdullah'a sorsanız Peri, her şey demek. Köylerinden Kâbil'e varmak için çıktıkları yolculuğun sonunda aileyi yürek parçalayıcı bir son bekliyor. Fakat aslında bu bir son değil... Kardeşlerin başlarına gelenler -yakın ya da uzak- ilişki kurdukları tüm insanların hayatlarında nesiller boyu yankılanacak... 

Hayat farklı aileleri sevgi ve fedakârlık, ihanet ve sadakat gibi ortak duygularla sınarken, karakterlerin başlarına gelenler ve yaptıkları seçimler, kitabın her biri ayrı bir renk ve lezzet taşıyan katmanlarını oluşturuyor. Afganistan'ın küçük bir köyünde doğan ve okuru Kâbil'den Paris'e, San Francisco'dan Tinos adasına taşıyan bu öykü, her sayfada renklenip güçleniyor. 

Ve Dağlar Yankılandı, bizi biz yapan değerler üzerine düşündüren, ustalıkla yazıldığını her bölümde yeniden kanıtlayan, büyüleyici bir roman. Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş ile dünya çapında sevilen bir yazar olan Khaled Hosseini'nin yazarlığında bir dönüm noktası.

6 Temmuz 2014 Pazar

YAZ

Kürşat Başar, Başucumda Müzik'ten sonra ara verdiği yazım hayatına 'Yaz' ile geri döndü. İlk romanındaki anlatım diline ve hikaye kurgusuna hayran kaldığım yazarın yeni kitabını ilk çıktığı günlerde büyük bir hevesle temin ettim ve okudum. Roman karakterlerinden Emel ile adaş olmamız ise okuma hevesime ayrı bir zevk kattı. Yaz, yaz mevsiminde okuyucularla buluşmayı ve onlara güzel bir okuma keyfi yaşatmaya bekleyen bir roman.


Arka Kapak
Onu gördüm ve yaz geldi. 
Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi… Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…
Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi… 
Dağ yollarında kaybolduktan sonra birdenbire, bir dönemeçte denizle karşılaşmak gibi…
Yaz… bitmesini hiç istemediğim eşsiz anlar ve hiçbir şeyin, hiç kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacağını anladığım ayrılıklar mevsimi…
İlk kitabıyla edebiyatımıza benzersiz bir giriş yapan ve yıllar yılı insan yüreğinin, özlemin, aşkın, geçmişi geleceğe bağlayan o narin bağların izini süren Kürşat Başar, 11 yıl aradan sonra kaleme aldığı yeni romanı Yaz'la okurlarıyla buluşuyor. 
Yakın tarihimizin kritik bir döneminde dünyaya gelen, birbiri ardına yaşadığı kayıplara rağmen hayata tutunan bir gencin büyüme serüvenini, yüzleşmelerini ve bir yaz mevsimi yaşadığı sarsıcı aşkı, arka plana hızla yitip giden İstanbul'u yerleştirerek anlatıyor. 
Bir karşılaşmayla değişen hayatın, küçük bir rastlantıyla uyanan arzuların, birdenbire gittiğiniz yolu değiştiriveren olayların ve her şartta, her yerde insana devam etme, hatta yeniden, yeniden başlama gücü veren o ele gelmez sırrın peşine takılarak...

30 Mayıs 2014 Cuma

Son Mektup

Okumuş olduğum Karen Kingsbury'e ait 3.kitap Son Mektup. Yazarın akıcı dili ve sürükleyici hikayesi ile elimden düşüremediğim bir roman oldu. Kitap kapağındaki "İyi yaşa, sık sık gül, çok sev" herkesin yaşam mottosu olmaya aday, gerçek dünyanın karmaşasından sıyrılıp kitap okuyarak yeni karakterler keşfederek onların hayal dünyasında buluşmak isteyen okurlar için birebir.


Arka Kapak
"Benim bu filmle ilgili rüyam nedir, biliyor musunuz? Bu filmi seyrettikten sonra insanların sinema salonlarından hayatları değişmiş bir şekilde çıkmaları. Bu film sayesinde iyileşmelerini, sevgilerinin derinleşmesini ümit ediyorum. Tanrı'ya ve ailelerine olan bağlılıklarının güçlenmesini umuyorum."

İnsanlığın geçtiği zorlu dönemeçleri aile, sevgi bağıyla güçlendirmeyi iyi bilen Karen Kingsbury insan ilişkilerinin inişi çıkışlı serüvenini muhteşem bir dille ele alıyor. Kuşaklar arasındaki kopukluğa, iletişimsizliğin yol açtığı sorunlara sahip olduğumuz değerlerin önemiyle cevap veren yazar, Son Mektup'ta bütün umutlarını bir filme bağlayan iki arkadaşın çıktığı yolculukla doyumsuz bir okuma sunuyor.

10 Mart 2014 Pazartesi

Özür Dilerim Çok Sevdim

Gazeteci - Yazar Tolga Akyıldız'ın ilk kitabı "Özür Dilerim Çok Sevdim" gerçek aşkın peşinde olan bir adamın, kadınlar, ilişkiler, ayrılık, gitmek, kalmak ve ölüm üzerine öykülerinden oluşuyor.

Özür Dilerim Çok Sevdim, hem öyküsünün hem çizimlerin derinliği ile okurları etkileyecek ve ilişkilere dair yeni sorular sorulmasını sağlayacak. Tolga Akyıldız'ın öykülerine genç kuşağın başarılı ressamlarından Elif Karadayı'nın çizimleri eşlik ediyor.


Kitap 41 öyküden oluşuyor, 41.ve "Son" öykünün bitiminde yazar "Neden 41" diye sormayın diyor. Öyküyü ve aynı zamanda kitabı, bildiğim şu; aşk en güzel eylem! Sonunda sessizce dağılsak da, serbest olsak da... cümlesi ile bitiriyor.


Hayatın kendisi gibi bir kitap gerçekten, okuduğunuza pişman olmayacağınız ve aynı zamanda 41 kere maşallah dedirten bir kitap.


Arka Kapak

"Bu kitapta; çok sevmiş, sevdiğinde kalbini ardına kadar açmış, becerebildiği kadarıyla kendini sevdiği kadının yerine koymuş, bu nedenle çok yara almış ama yine de sevmekten yılmamış bir adamın hikâyesini okuyacaksınız.

Yaptığı iyi şeylere; kendine zarar verişlerine ve hatalarına da şahit olacaksınız.

Aşkın bir efendi-köle ya da iktidar oyunu olmadığına inanan; 'beni büyütmeyen, değiştirmeyen; kendimi sorgulatmayan şey aşk değildir' diyen biriyseniz kendinizden izler bulmanız da mümkün...

İşin ilginç yanı; öyle biri değilseniz bile sizden izler var bu kitapta.

Bu kitaptaki adam da sizin gibi çelişkileri olan bir insan çünkü. Hayatın kendisi gibi..."

12 Şubat 2014 Çarşamba

ŞANS

Daha önce Karen Kingsbury'nin Köprü adlı kitabı ile ilgili paylaşımda bulunmuştum. Yazarın ikinci kitabı Şans, bir önceki kitabı ile kısmen bağlantılı olmakla birlikte okuru farklı bir hikayenin içine sürükleyen bir kitap. Kalemi son derece kuvvetli olan yazarın kitaplarında hikayelerin gerçekliliğini sorgulamakla birlikte, olay örgüsünün sürekliliği okuyucuyu canlı tutmakta. Kitap kapağında bulunan "Affetmek, affedeni özgür kılar." cümlesi çok düşündürücü... Affetmek, ilişkiler, aşk, bağımlılık, sadakat gibi konular ilginizi çeker ise kitap ile gönül rahatlığı ile buluşabilirsiniz.

Arka Kapak

Ona ayakta durma gücü veren ve eve girebilmesini mümkün kılan, nefes almasına olanak sağlayan tek şey, ağaç köklerinin arasına gömülü o eski kutuydu. Kutu, mektuplar ve bugünden on bir yıl sonra ulaşılabilecek son bir şans.

Dağılan hayatınızı toparlamak, hatalarınızı telafi etmek, yaralarınızı sarmak ve ayrılmak zorunda kaldığınız insanlarla tekrar bir araya gelmek için son şansa ne kadar inanabilirsiniz?

İnancınızın sizi nerede ayakta tutup, nerede yalnız bırakacağından nasıl emin olabilirsiniz?

Emin olduğunuz her şeyin ayaklarınızın altından kayıp gittiği bir anda neyin gücüyle ayakta durabilirsiniz?

Son şanslara inanmak, mucizelere inanmak kadar gerçektir.

6 Şubat 2014 Perşembe

SERENAD

Geçen sene 24 Kasım'da doğum günü hediyesi olarak Burçin prensesimden aldığım benim için değeri büyük olan Zülfü Livaneli'nin Serenad romanı, okuma yolculuğumda beni büyüleyen bir Livaneli klasiği oldu... Kitap ayracı olarak Burçinim'in seçtiği ve üzerinde "Gerçek arkadaşlar tanrının bize vermeyi unuttuğu kardeşlerimizdir." seçimi ise baktıkça içimi ısıtıyor...
Yoğun iş ve akademik hayatımdan nefes almak için biraz geç okumaya başladığım ve gün itibariyle bitirdiğim bu başyapıt, duygu yüklü ve özenle işlenmiş bir roman. "Serenad" bir sevgi çağrısı, kuvvetli bir aşkın hikayesi olarak karşımıza çıkıyor. Roman kahramanlarının kendilerine has hikayelerini merakla bir çırpıda okumak isteyecek ve romanı elinizden bırakamayacaksınız.
 
Arka Kapak
 
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.

Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.
 
Yüz binlerce okurun ellerinden bırakmadan okuduğu Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış, kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi.