24 Ağustos 2017 Perşembe

Yeşil Mürekkep

Yeşil Mürekkep'te Balcıgil, Sabahattin Ali'yi anlatıyor. Romanın konusu Birinci Dünya Savaşı'nın tüm zorluklarını aşarak öğretmen olan Sabahattin Ali'nin hayatını içeriyor. Hayat yolculuğunun bir döneminde Nazım Hikmet yol gösteriyor Sabahattin Ali'ye...
Zaman içerisinde Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli aydınlardan, yazarlardan biri olarak kabul görecekse de, yaşadığı dönemde, yazdıkları nedeniyle zor günler geçirmiştir. Kitap, ülkesinde hareket alanı kalmayan Sabahattin Ali'nin yurt dışına kaçma girişimi ve orada öldürülmesi ile son bulmaktadır.  

Arka Kapak

Sabahattin Ali, Bulgaristan'a kaçmasını sağlayacak kişinin istihbarat ajanı olduğunun farkına varamadı. Kendisini, adı ölüm olan o dipsiz kuyuya bıraktı.

"Kuyucaklı Yusuf", "İçimizdeki Şeytan", "Kürk Mantolu Madonna", bir dolu öykü ve çoğu şarkı olacak şiirler yazamayacaktı artık. Devlet eliyle öldürülecek, "Ankara" isimli yeni romanı da yarım kalacaktı. Başkentte devletin acımasız çarklarının nasıl döndüğünü, siyasilerin ve bürokratların kirli ellerinin nerelere uzanabildiğini yazacaktı mümkün olsa.
Yazamadı.

Başına indirilen bir odun parçasıyla, kanlar içinde yığıldı yere. Yeşil mürekkepli dolmakalemi düştü cebinden. Çantasından, yeni romanının sayfaları savruldu etrafa. Yazıları yetim kalmıştı. Biricik kızı Filiz de öyle. Gözleri bir daha açılmamak üzere kapanırken, cüzdanında güzel Aliye'nin fotoğrafları da ağlıyordu.

Kısacık bir hayata, nesilden nesile miras kalacak eşsiz eserler sığdırmayı başarmış, vatansever bir aydındı Sabahattin Ali. Yazılarıyla haksızlığa, baskıya ve dayatmalara başkaldıran, aşka âşık bir sevda adamıydı.

"Ela Gözlü Pars Celile"nin yazarı Osman Balcıgil'in kaleminden dökülen "Yeşil Mürekkep" acılı kuşağın mücadelesini tarihe not düşen emsalsiz bir roman.