28 Nisan 2016 Perşembe

Acı Çikolata

Laura Esquivel'in, içinde yemek tarifleri, aşk öyküleri ve kocakarı ilaçları bulunan kitabı okuyanları 1 yıllık bir serüvene her ay'a ayrı bir yemek tarifi sığdırarak çıkarmaktadır. Yemeklerin malzeme listesi ve nasıl yapıldıkları ile başlayan bölümler, ailenin iç dinamiklerinin aktarılması ile acı-tatlı kıvama gelmektedir. Acı ve hastalık çekenlerin derdini yaptığı yemeklere yansıttığı bu roman kitapseverlere tavsiyemdir.


Arka Kapak

Yemek pişirerek, yemek yiyerek, yemekler aracılığıyla aşk ilanı, tinsel ve tensel iletişim gerçekleşebilir mi? Laura Esquivel, "Acı Çikolata" ile, içinde yemek tarifleri, aşk öyküleri ve kocakarı ilaçları bulunan bu romanla bu iletişimin gerçekleşebileceğini kanıtlıyor. Yüzyıl başlarında Meksika'da devrim, eski kolonyal toplumun son kalıntılarını temizlerken, aile geleneğine göre evlenmesi olanaksız, ama buna karşın Pedro'ya delicesine tutkun Tita, yemek yapmayı aşkının iletişim aracına dönüştürüyor. Laura Esquivel bu olanaksız aşkı yemek ve kocakarı ilaçları tanımlarıyla dile getiriyor ve sarsıcı, büyüleyici bir dille bu aşkın ezgisini yaratıyor; yarım kilo soğan, iki baş sarmısak, bir tutam fesleğen, romanın her satırından fışkıran yakıcı aşkın simgesine dönüşüyor. Yazarın ironik, neşeli ve yumuşak bir dili var; yaşam sevgisi ve tensel aşk bu dil içinde büyülü gerçekliğe bağlanıyor. Hiçbir kadın yazar, kadın dünyasını bu düzeyde dile getiremedi. Kısa zamanda on beş dile çevrilen ve yazarın senaryosuyla sinemaya aktarılan, filmi ülkemizde de büyük ilgiyle karşılanan "Acı Çikolata", başta Meksika ve ABD olmak üzere yayımlandığı her ülkede satış rekorları kırdı. Bir kez okumakla yetinemeyeceğiniz bir roman.

21 Nisan 2016 Perşembe

Kitap Hediye Günü kapsamında bana hediye gelen bir kitap "Kayıp Gül". Yazar Serdar Özkan'ın ilk romanı, Türklerin Küçük Prens'i olarak adlandırılıyor. Anafikir gerçek mutluluğu ve benliği keşfetmek üzere kurgulanmış durumda. Uluslararası platformlarda da adını duyuran romanı, hayal dünyasından gerçek dünyaya yolculuk yapmak isteyenler okuyabilir.

Arka Kapak

Kanada'dan Japonya'ya, Brezilya'dan Endonezya'ya yüzbinlerce okurun gönlünde taht kuran KAYIP GÜL genç Türk romancı Serdar Özkan'ın ilk romanı.

Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry'nin Küçük Prens'i, Richard Bach'ın Martı'sı ve Paulo Coelho'nun Simyacı'sına denk tutulan Kayıp Gül, bugüne kadar 29 dile çevrildi, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yeraldı.
Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blake'ten Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan güllerin ve düşlerin dünyasına gizemli bir yolculuğa çıkıyor.

“Çağdas bir fabl, derin ve bilgece - St. Exupéry'nin başyapıtı Küçük Prens'in tadında.” DPA - ALMANYA

“Muhteşem bir öykü. Bu romanın yaptığı muhteşem. Denilebilir ki, bu romanın bizi birleştirmeye gücü var.” TVA Televizyonu - KANADA

“Türklerin Küçük Prens'i tüm dünyayı büyülüyor.” Helsinki Sanomat - FİNLANDİYA

“Gerçek mutluluğu aramak üzerine ilham verici harikulade bir öykü.” Magazin 2000plus – ALMANYA

“Büyük bir global başarı. Simyacı, Küçük Prens ve Martı'yı sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.” Air Beletrina - SLOVENYA

“Kayıp Gül Doğu ile Batı arasında bir köprü.” Vijesti - SIRBİSTAN ve KARADAĞ

“Kayıp Gül hayatımda okuduğum en güzel öykülerden biri. Kitabı bitirdiğiniz zaman, kendinizi bir hediye almış gibi hissediyorsunuz. Ben öyle hissettim.” Christine Michaud, TVA Televizyonu - KANADA

"Çok başarılı, masalsı bir roman." Prof. Talât Sait Halman - Bilkent Üni. Edebiyat Fakültesi Dekanı

"Serdar Özkan genç ve yetenekli bir romancı, onun adını önümüzdeki yıllarda sık sık duyacağınıza sizi temin edebilirim." İskender Pala – Kasım 2003

18 Nisan 2016 Pazartesi

Tiyatro Önerisi: Kredi

7. Ataşehir Tiyatro Festivali kapsamında izleme şansı bulduğum son oyun "Kredi". Güven Kıraç ve Emre Karayel, "Kredi" isimli tiyatro oyununda aynı sahneyi paylaşıyor. Oyun, toplumsal borç batağıyla çevrelenmiş, özgün, dinamik olay örgüsü ile izleyicilerini hem güldürüyor hem de düşündürüyor.
Ünlü İspanyol yazar Jordi Galceran'ın kaleme aldığı, Türkçe çevirisini Deniz Yıldız'ın yaptığı ve 2 perdeden oluşan oyun tiyatro sahnelerinde izlenebilir.

Beden ile Zihni Dengelemek


Osho'nun " Beden ile Zihni Dengelemek" kitabı ile iş ve sosyal hayat koşuşturmacasında kısa bir mola verebilirsiniz. Günlük hayatın stresinden uzaklaşıp, kendimize, bedenimize, ruhumuza önem vermemiz ve bunlar arasındaki dengeyi sağlamamıza imkan tanıyan iyi bir meditasyon kitabı. Ayrıca içerisinde CD'si de mevcut.

Arka Kapak

..Beden gözle görünen ruhtur ve ruh gözle görünmeyen bedendir.Beden ve ruh birbirinin parçasıdır,bir bütünün parçalarıdır.Bedeni kabullenmelisin, bedeni sevmelisin, bedene saygı duymalısın, bedene minnettar kalmalısın..
Beden var olan en karmaşık mekanizmadır-tam anlamıyla bir şaheserdir !
Hayranlık duymaya kendi bedeninle başla,çünkü sana en yakın olanı o.
Bedeninde okyanusun suları var, bedeninde yıldızların ve güneşin ateşi var, bedeninde hava var, bedenin topraktan yoğrulmuş. Bedenin evrenin tümünü temsil ediyor. Ve nasıl da bir değişim ! Nasıl da bir metamorfoz ! Toprağa bak ve sonra kendi bedenine bak, bu nasıl değişimdir böyle ve sen ona hiç hayranlık duymadın ! Toz kutsal hale geldi-bundan büyük mucize olur mu ?.

..Tek görevin mutlu olmak.Mutlu değilsen her ne yapıyorsan orada bir terslik var ve ciddi bir değişime ihtiyaç duyuluyor demektir.O yüzden bir şey yaptığında hep neler olduğuna bak: eğer huzurlu ve rahatsan işler yolundadır. Kriter budur;başka hiçbir şey kriter olamaz. Senin için doğru olan bir başkası için yanlış olabilir bunu da unutma. Sana kolay gelen başkasına kolay gelmeyebilir;ona da başka bir şey kolay geliyordur..

..Yaşam ufacık şeylerden oluşuyor.Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla dedikodu yapmak,sabah yürüyüşe çıkmaktır,amaçsız.Yaşam sevdiğin birine yemek hazırlamaktır, kendine yemek hazırlamaktır, elbiselerini yıkamak, yerleri silmek, bitkileri sulamaktır-yaşam işte bu ufak,ufacık şeylerdir. Bir yabancıya merhaba demek. Bir yabancıyı selamlayabilen bir ağaca da merhaba diyebilir, bir çiçeğe de, kuşlara da. Kuşlar her gün şakır ve sen bugüne dek bunu hiç dikkate almadın. Sadece küçük şeyler, küçücük şeyler.
Yaşamına saygı göster. Bu saygı sayesinde başkalarının yaşamına da saygı gösterirsin..

15 Nisan 2016 Cuma

Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım

Yenilikçi ve seçkin dil anlayışıyla eşsiz metinler yaratan Herta Müller, "Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım" adlı kitabında, yabancılaşma, aidiyet ve yurt kavramlarını, yine öz yaşam hikayesinin izlerine tanıklık edebileceğimiz bir kurguyla sergiliyor.

Arka Kapak

Nobel edebiyat ödüllü Herta Müller'den, faşizmin gölgesinde yaşayan ve yaşananlara dair sarsıcı bir roman: Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım. Müller, sorguya çağrılı adsız kahramanıyla birlikte okurunu uzun bir tramvay yolculuğuna çıkarıyor ve camın dışında akan manzara, bütün bir yaşamın dökümü halinde sayfalara yansıyor. Tramvay hattın üzerinde dümdüz ilerlese de dünya yavaş yavaş rayından çıkıyor ve bir kadınla bir erkeğin arasındaki en kısa mesafe, sonsuzluğa uzanıyor.

Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım, sürekli yeni çehrelere bürünen ve adına hayat da denen aldanışın, hayal kırıklıklarıyla hayatını inşa etmeye çabalayan bir kadının öyküsü. Herta Müller'in kahramanının yolculuğu, yaşamın yükünü, geçmişin acılarını, ilişkilerin imkânsızlığını kapsıyor; sevgi işkenceye, işkence bağlılığa, bağlılık yalnızlığa dönüşüyor. İhbarcılar her daim kapı önlerinde dolanıyor, herkes birbirini gözetliyor, sorgular bitmek bilmiyor. Bizi yere çalmaya yeminli bu dünyanın üzerinde, dilenecek tek şey var belki de: Delirmeyelim.

14 Nisan 2016 Perşembe

Erkan Oğur ’Telvin’ & MadenÖktemErsönmez @XJAZZ Istanbul

Erkan Oğur ‘ Telvin’ & MadenÖktemErsönmez'i, 13 Nisan'da XJAZZ İstanbul festivali kapsamında Kadıköy Sahne'de dinledim. Festival kapsamında Sahne İstanbul programına buradan ulaşabilirsiniz. Keyifli bir mola için şiddetle tavsiye edilir.

Erkan Oğur ‘Telvin’
Telvin, 1995'te İstanbul'da çalışmalarına başladıktan sonra ilk çıkışını yurtdışında yaptı, Houston ve New Orleans'ta konserler verdi. 2 defa katıldıkları Hollanda - North Sea Jazz Festivali'nde Trio çok beğenildi, Türkiye’de de verdikleri sayılı konserlerle Caz çevrelerinden övgüler aldı. Grup uzun bir çalışma, kaynaşma döneminin ardından 2001 yılında, kimi zaman etnik vurmalı ve nefeslileri de misafir ederek, konserler vermeye başladı. Klasik görünen oluşumuna rağmen Telvin Trio Anadolu'nun müzik mirasını Caz’a yaklaştırmasıyla özgün bir tınıya ve sınırsız doğaçlamaların zenginleştirdiği düzeyli sahne performansıyla ayrı bir sihre sahip.
Erkan Oğur – Gitarlar, Kopuz
Alp Ersönmez – Bas
Turgut Alp Bekoğlu – Bateri
MadenÖktemErsönmez
MÖE spontane ve karşılıklı etkileşime açık bir müzik yapıyor. Müziklerinde caz, rock, drum’n bass, punk, noise, elektronik, ambient tınılar duymak mümkün.
Sarp Maden – Gitar
Volkan Öktem – Bateri
Alp Ersönmez - Bas

13 Nisan 2016 Çarşamba

Benim Adım Alexi

Yazarın ilk kitabı, etkileyici ve şaşırtıcı hikayesi ile elimden bırakamadığım bir roman oldu. Kitabın ana karakteri Ela'nın geçmişten gelen soru işaretlerini giderebilmek ve geleceğe umutla bakabilmek için çıktığı yolculuk ve bu yolculuk esnasında karşılaştığı olay örgüsü yalın bir anlatım ile okuyucuya sunulmuş bulunmaktadır. Günlük yaşamın yogunlugundan bir nebze olsun sıyrılmak isteyenlerin tercih edebileceği bir kitap diyebilirim.

Arka Kapak

Elinizde eksik parçaları olan bir yapboz varsa, o parçayı buluncaya kadar tamamlayamayacağınız bir resminiz var demektir.
Hanzade Ela Değirmenci; parlak kariyerine, çok sevdiği arkadaşları ve ailesine rağmen gördüğü rüyalar yüzünden bir türlü huzura eremiyordu.
Onu çağıran bir yer, çözülmesi gereken sırlar ve iki seçeneği vardı. Ya kalıp kabusları ile savaşacak ya da ucunda ölümü olduğunu bilse de hikayenin başladığı o yere, Yunanistan'a gidip, her şeye bir son verecektir.
Nesrin Öz'ün duru ve dokunaklı kalemi ile tanışacağınız bu ilk romanı bir çırpıda okuyacak, uzun zaman aklınızdan çıkaramayacaksınız.

8 Nisan 2016 Cuma

Tiyatro Önerisi: Frankenstein

7.Ataşehir Tiyatro Festivali kapsamında izleme şansı bulduğum Frankenstein, muhteşem oyun kurgusu, dekoru, ses&müzik efektleri ile tiyatroseverlere keyifli bir seyir yaşatmaktadır. Oyun Çolpan İlhan ve Sadri Alışık tiyatrosunun 20.yıl oyunu olarak sahnelenmektedir. Son zamanlarda tiyatro sahnelerine de entegre edilen 3 boyutlu yapı, oyunda zaman kavramınında eklenmesi ile 4 boyutlu olarak işlenmektedir.

Tanıtım Metni 

Mary Shelley'in romanından Nick Dear tarafından uyarlanan dünya sinemasının kült filmleri arasında gösterilen Frankenstein Şakir Gürzumar yönetimininde  Çolpan İlhan - Sadri Alışık Tiyatrosu tarafından sahneleniyor. Londra National Theatre'da 5 sezondur kapalı gişe olarak sahnelenen oyun SAKM Birim Sahne bünyesinde 20. Yıl Oyunu olarak Türkiye'de ilk kez sahnelenecek.  

Eser: Mary Shelley
Uyarlayan: Nick Dear
Çeviren: Selen Korad Birkiye
Yöneten: Şakir Gürzumar
Dekor-Kostüm Tasarımı: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Müzik- Ses Efekt: Cenk Taşkan
Koreografi: Alpaslan Karaduman 
Oyuncular: Cansel Elçin, Deniz Uğur, Yılmaz Gruda, Engin Gürmen, Merve Erdoğan, Batuhan Pamukçu, Ömür Kayakırılmaz, Burcu Görek, Ozan Akif Serman, Nalan Deliormanlı, Şahin Adıgüzel, Feride Ceyda Elkaya, Ali Keçeli ve Kerem Alışık

7 Nisan 2016 Perşembe

Tiyatro Önerisi: Böyle Gelmiş Böyle Gitmez

7.Ataşehir Tiyatro Festivali kapsamında izlediğim oyun, Aziz Nesin'in ölümsüz eserinden uyarlanmış bulunmaktadır. Samsun Sanat Tiyatrosu festival kapsamında 200. oyununu sahnelemiştir. 
Aziz Nesin'in eşsiz mizah duygusunun ne kadar öngörülü olduğunu bir kez daha anlatan içinde müzikal ezgilerde bulunan oyunu tüm tiyatroseverlere öneririm. 
Oyun içerisinde birbirine bağlı 7 farklı öykü bulunmaktadır. Günümüze geçmişten ışık tutan ve değişen hiçbir şeyin olmadığını anlatan, söylenenin tam tersinin kastedildiği söylemlerin bulunduğu bir oyundur.  

Tiyatro Önerisi: Kurusıkı

7.Ataşehir Tiyatro Festivali kapsamında izlediğim Kurusıkı, şaşırtıcı oyun kurgusu ile izleyicileri sürekli oyunun içinde tutan bir hikayeye sahip. Suçun ve suçlunun birbirine karıştığı bir hayatı komedi ile sahneye taşıyan oyunu tüm tiyatroseverlere öneririm.

Tanıtım Metni
Levent Kazak'ın yazıp yönettiği; Mete Horozoğlu, Selen Uçer, Beyti Engin, Bülent Alkış ve Bihter Dinçel'in oynadığı "Kurusıkı", sizlerle buluşmaya devam ediyor.
Herkesin başına gelebilecek basit bir kaza çığ gibi büyürse ne olur?

Oyun, iyi ile kötünün, dolu ile boşun sık sık karıştırıldığı, somut gerçeklerin bile göreceli olduğu, haber vermek yerine haberlerin sıfırdan kurgulandığı günümüz dünyasına oldukça farklı bir mizahla yaklaşıyor.