9 Kasım 2017 Perşembe

Tebrikler Kovuldunuz!

Kaan Sekban kendini hayallerine düşen biri olarak tanıtmaktadır. Okuyucuya kitabı okurken kolay gelebilecek bir kurumsal kariyerden sonra hayatına ikinci bir perde açmaya karar veriyor ve istifa ediyor. İstifa deneyimini de hayatta bundan daha heyecan verici bir şey daha olamaz diyerek ifade ediyor. Tıpkı cumartesiyi müjdeleyen cuma gibi, varış noktasından çok daha güzel yolculuğun ta kendisi. Ve bu yolculukta en çok başardıklarına değil, 'başaramadıklarına' minnettar olduğunu dile getiriyor. Suratına kapanan tüm kapıların, zamanı geldiğinde her birini tekmeyle açması için gerekli zemini hazırladığını okurları ile paylaşıyor.

Kitabı okuyabilir ve daha fazlası için Instagram'daki 'saçma' dünyasını takip edebilirsiniz. @kaansekbansacmalar sizleri bekliyor...

Arka Kapak

Kaan Sekban. Ömrünün baharında bir beyaz yakalı. Plaza hayatının tam göbeğinde bir bankacı. Dost mu düşman mı olduğu belli olmayan ‘dostman’larla çevrili hayatını, yönetici adı verilen ama ne yönettiği asla bilinmeyen insanların elinden kurtarıp hayallerinin peşinden gitmeye cesaret eden bir ofis kahramanı…

“Sizi keşfettikten sonra kendime çok kızdım. Korkak olmama. Bu saatten sonra korkmayacağım. Kaybedeceksem de korkmadan kaybetmek istiyorum.”

“Bir ay önce işyerimle tek celsede boşandık. İşim, hayalimdi ancak işyerim mezarım olacaktı neredeyse. Arada sıkıldığımda, bir anlık gafletle ‘Acaba ayrılmasa mıydım?’ diyesim geliyor ardından sizin beyaz yakalı videolarınızı açıyorum. Veee kendime geliyorum.”

“Ben de büyüyünce Kaan Sekban olacağım!”

“Seni yeni keşfettim. Bu kadar samimi, bu kadar benim duygularımı, konuştuklarımı dile getiren birini görmedim henüz. Senin gibi adamlara ihtiyacımız var.”

Bir hayal uğruna Amerika’da oyunculuk eğitimi alan; odasında, perdesinin önünde Türkiye’nin ilk ‘ev yapımı talk show’unu başlatan, nihayet kendi stand up gösterisine çıkmayı başaran, koşullar her ne olursa olsun asla pes etmeyen bir insanın ilham verici öyküsü bu.

“Sevgili Kaan, bu sabah öyle bir uyandım ki delirerek… Kendimi bir konteynıra atayım, benzin döküp yaksınlar beni istedim. Ta ki seninle tanışana kadar! Tüm gün evden çıkmadan seni izleyeceğim. Yaşa, var ol Kaan!”

“Hem çalışıyorum hem tezimi bitirmeye uğraşıyorum. Zamanım çok daraldı. Birazcık depresyondayım galiba. Ama sizi keşfetmek çok iyi geldi. Bir doz sabah, bir doz akşam alıp mutlu oluyorum!”

“Bir anda girdin hayatımıza. Renk kattın. Yıllardır seni tanıyor gibiyiz. Uzun zamandır eksik olan şeyi tamamladın sen; gülmeyi.”

“En keyiflisi de ne biliyor musunuz? Sizi o şahane yöneticilerimize izletmek! Birkaçı üslubunu düzeltti. Siz bizi gülümsetip o insanlara özeleştiri yaptırdınız ya, sağolun!”

“Cesaretiniz o kadar ilham verici ki sorguladığım kararlarımı kesinleştirmemi sağladı. Var olun…”

Her sabah hayallerine koşmak yerine işe gitmek zorunda kalanların umuda yolculuk öyküsü…

2 Kasım 2017 Perşembe

Birini Pencere Kenarına Çiçek Koyacak Kadar Sevmek Lazım


Kemal Hamamcıoğlu bir kadın gözünden, kadının hayat yolculuğu içerisinde yaşadığı tüm duygudurumlarını okuyucuya sade ve akıcı bir dille anlatmış. Kitaba ait viral videolara da sosyal medya hesaplarından ulaşabilirsiniz. Benim en beğendiğim bölümü paylaşmak isterim.

Yürürsen Geçer
Hayatın ritmini kaçırmış olsan da
Uyumadığın gecelerin sabahında umut var
Çiçeklerini sulamaktan vazgeçsen de
Azıcık uzağın yağmur
Aynı yerden sevmediğin için
Sevdiklerinle aynı yerde değilsin
O kadar
Bir kez daha
İzin ver zamana
Bir kez daha
Filmlere tutun
Müziğe tutun
Şiire tutun
Bütün gün ağladım
Nedenini hiç bilmiyorum diyen arkadaşına sıkı sıkı tutun
Bir kez daha
Koltuğuna tutun
Nefesine tutun
Hatırladıklarına tutun
Uçağa binmekten vazgeçtim, yapamayacağım
Diyen kardeşine sıkı sıkı tutun
Dün biri, yürürsen geçer dedi
Yürü yokuş aşağı, yokuş yukarı
Belki haklıdır, belki
Kedilerin geçtiği sokakların bir bildiği vardır

Arka Kapak

Uzayan kısalan saçlardan, sana ait olmayan anlardan,
gitmediğin yollardan yorulmadın mı?

canım,
birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar sevmek lazım.
his boşluğu ve iç burkulması diye bir şey varmış.
çok sevince anladım.
hayat, o evde yerin yok diyor. yerini bil.
evdeki ve sokaktaki tüm savaşları kaybettiğim yerdeyim.
hala güzel olduğunu bilmeden, güzel duranı seviyorum.
ellerini takip ediyorum, hala.
elin ısısıyla kalbin ısısı birbirine ne yakınmış.
kalp sıkışıyor, el buz.
yüzümü yağmura uzatsam geçecek diyorum.
geçmiyor.
ev buz.
anlamaktan yoruldum.
sarılmaktan.
sen, o evde - sarılmaktan korkanların en uzağında dur, olur mu?
öyle birine aşık ol ki, her şeyi unut. dans etmeyi hatırla.
birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar sev.