20 Ekim 2019 Pazar

Camdaki Kız

2019 yılı Dünya Kadınlar Günü'nde çıkan Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun "Camdaki Kız" adlı romanı, yazarın hastalarından birkaçının hikayesi ile okuyucularına ulaşıyor. Kitapta, hikayeleri analiz ederken "Kader Motifi" kavramını ve sizin için anlamını, önemini, değerini keşfe çıkabilirsiniz.

Arka Kapak


“Küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz.”
Aşk yakıyor
Ayrılık kavuruyor
Aldatılmaksa hep çok acıtıyor…

Bize çocukluk acılarını tekrar yaşatacak kişileri gözünden tanır, başkasına değil, ona âşık oluruz. Hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize.
Kaderimiz aslında doğduğumuz evlerde yazılır. Yine o evlerde yaralanır, o yaralarla büyür, sonunda o yaraların bizi götürdüğü yere gideriz. Ancak mutluluk her zaman o yolda değildir…
“Bu kitapta her zamanki gibi gerçek bir yaşam hikâyesi anlatacağım sizlere. Hep lüks içinde yaşamış ama kaderi daha baştan kötü yazılmış Camdaki Kız ile bir varoş çocuğunun aşk hikâyesi bu.”

Korku

Stefan Zweig’ın 1920’de kaleme aldığı ve bir kadının duyguları üzerine yazdığı, en etkili hikâyelerinden biri olan Korku, burjuva yaşamın kapılarından girerek kadın erkek ilişkilerini dramatik bir dille anlatıyor okurlara.
Korkunun insan ruhunu adım adım ele geçirdiği hikâyede; utanç duygusu, suçluluk ve öfkeyle dolup taşan bir kadının dünyası, en can alıcı noktalarıyla gözler önüne seriliyor.
Varoluşun sorgulanması, kadın erkek ilişkilerinin içyüzü ve toplumsal baskıların insanları nasıl değiştirdiği Stefan Zweig’ın gerçekçi ve detaycı üslubuyla Korku hikâyesinde ele alınıyor.

Arka Kapak


Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer.


Korku insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.

6 Ekim 2019 Pazar

Unutma Beni Apartmanı

Nermin Yıldırım kaleminden ilk okuduğum kitap Unutma Beni Apartmanı. "Çok eskiden, tarih kadar eski bir zamanda, bir yerlerde öyle büyük bir boşluk açılmıştı ki, kaybını kaldıramayacaklarımın varlığına da tahammül edemez olmuştum." cümlesinin zihinde yarattığı etki ile başlıyor.

Hayatını hayalet yazar olarak sürdüren roman kahramanı o güne kadar hiç görmediği annesinin sesini beklenmedik bir telefon ile duyduğunda başlıyor yeni serüveni. Ömrü boyunca kendisinden vazgeçenleri, kendi vazgeçtiklerini, kaçırdığı fırsatları, kuramadığı yakınlıkları gözden geçiriyor.

Nermin Yıldırım, roman kahramanının hayatı ekseninde, toplumsal ve siyasi yönden ülke gerçeklerine değiniyor. Ve okura sorular soruyor: İnsan ne zaman kendisi olur? Mutluluk diye bir şey var mı? Peki ev diye bir yer var mı? Çok mu uzakta?

Kitap, terkedenler ve kalanlar üzerine de okuyucuyu düşünmeye sevk ediyor.

Arka Kapak

Annesinin sesini ilk kez kırk üç yaşında, o da bir telefon konuşmasında duyan bir kadının hikâyesi bu. Yıllar sonra hiç beklenmedik bir zamanda ve beklenmedik bir biçimde, henüz bebekken kendisini terk eden annesinin telefonuyla hayatını tekrar gözden geçiren kırk üç yaşındaki Süreyya’nın hikâyesi. Süreyya’nın yalnızlığının tarihinden hareketle, yakın Türkiye tarihinin, ölümlerin, bitişlerin, yok oluşların hikâyesi.
Yıllar sonra ortaya çıkan annesinin anlattıklarının yarattığı duygusal karmaşayla birlikte, annelik mevhumunun kendisi için ifade ettiklerini sorgulamaya başlayan Süreyya, annesinin yokluğundan ve bu yokluğun yarattığı diğer eksikliklerden
hareketle kendisini terk edenleri, terk ettiklerini, kaçırdığı fırsatları, kuramadığı yakınlıkları, kısacası kırk üç yıllık hayatını
gözden geçiriyor. Dokunmadan adlı son romanıyla okurların yüreğine dokunan Nermin Yıldırım’dan çok katmanlı bir ilk roman.