16 Mayıs 2020 Cumartesi

İnsanın Anlam Arayışı

Arkadaş önerisi ile aldığım kitap, yaşamın anlamı ve sorumluluk örgüsü içerisinde çağdaş varoluşçu analizin Dr. Frankl'e özgü yorumlanışı olan logoterapi'nin anlamını aktarmaktadır.

Altını çizdiğim beni etkileyen cümleler;
"Yaşamak için bir neden'i olan kişi, hemen her nasıl'a dayanabilir."

"Aklınızı kaybetmenize neden olacak şeyler vardır ya da kaybedecek alınız yoktur."

"Acı duygusu, buna ilişkin net ve kesin bir tablo oluşturduğumuz an, acı olmaktan çıkar."

Arka Kapak

20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor Frankl, otuzun üzerinde yabancı dile çevrilen ve bütün dünyada 12 milyondan fazla satan İnsanın Anlam Arayışı'nda, kurucusu olduğu logoterapinin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde anlatmaktadır.
Okurlar, Frankl'ın tasvir ettiği toplama kampının, dünyayı daha büyük bir hapishane olarak kavramamızı sağlayacak parlak bir metafora dönüştüğünü fark edecektir. Gasset, Heidegger ve Sartre'dan aşina olduğumuz düşünceler ışığında, varoluşun çetin koşullarında "anlam"ı keşfetmemize yardım edecek süreci anlatan Frankl, "İnsanı insan yapan nedir?" sorusuna da yanıt vermeye çalışıyor..."Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya da meditasyondan değil, doğru eylemden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu. Nihai anlamda yaşam, sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu almak anlamına gelir."

14 Mayıs 2020 Perşembe

Dijital Yerliler

Zeynep Dereli, TİNK (Teknoloji ve İnsan Koleji) kurucusu. Eğitimin günümüz şartlarına adapte edilebilmesi için farklı ülkelerdeki eğitim modellerini incelemiş ve elde ettiği bilgiler ışığında odağı insan olan bir eğitim kurumunu hayat geçirmiştir.

Kitabında, dijital vatandaşlar, eğitim devrimi: yapay zeka, yeni nesil eğitim modeli, ölçme ve değerlendirme sistemi, sınav sistemi, eğitim ekosistemi, mentorlük sistemi, insan ve teknoloji, öğrenmek bir varoluş nedeni, değişime hazır mıyız, eğitimde beka sorunu, nasıl yapmalı bölümlerinde eğitmenlere, öğrencilere, velilere, kanun koyuculara basit ve uygulanabilir bilgiler aktarmaktadır.

Özetle, yeni nesil öğrenme sistemi, yaşamın akışı içerisinde sürekli öğrenmeyi ve dönüşümü gerektiriyor. İnsanın öğrenme yöntemlerini değiştirmeye olan ihtiyacı tarih boyunca hep öncelikli hedefler arasındadır. Ülkemiz gelişen dünyanın gerisinde kalmayacaktır, mutlaka kendi genlerinde var olan yeniyi isteme, çağdaş uygarlıkların seviyesinde olma noktasındaki ilerlemesini ve hedefine ulaşmasını sağlayacaktır.

Arka Kapak

Dünya ‘işimizden olur muyuz’ ile ‘nasıl yeni gelir kaynakları, yeni müşteriler oluştururuz’ soruları arasında bocalasa da yenilikçilik galip geliyor. Bu ortamda Tink, Türkiye gibi genç nüfusu olan bir ülkeye inanılmaz bir fırsat ve vizyon sunuyor. Zeynep Dereli Tink’in arkasındaki vizyonu ve yaratacağı fırsatları akıcı bir dille bizlerle paylaşıyor. Dijitalleşmenin ve yeni teknoloji kullanımının en yoğun yaşandığı perakende sektörünün ‘Baby Boomer’ bir üyesi olarak çok faydalandığımı ifade etmek istiyorum…
Ümit Nazlı Boyner
Dijital çağa uygun öğretim modelinde de aslolan zeka ve duygu sentezini kaybetmeden, yeni beceriler geliştirmek ve yaşam boyu öğrenmeyi teşvik edebilmesidir.
"Dijital Yerliler/Yeni Nesil Eğitim Modeli” kitabının ele aldığı konular itibariyle, dijital alemde başarıyı yakalamak ve sürdürebilmek isteyenler için bir rehber ve başucu kitabı olacağına inanıyorum…
Leyla Alaton
Bugünün ütopyaları ve distopyaları içine sıkışmış gençlerin doğruları babalarının değil ancak kendi yöntemleriyle bulmaları gerekiyor. Ama doğru silahları kuşanarak ve elinin altındaki teknolojiyi iyi tanıyarak.
Girişimciliğin ilk adımı cesarettir. Cesaretin de yolunu açan kendine güven.
Geleceğin bilinmeyen engebeli yollarına, Tink kurucusu, eğitim ve çalışma hayatındaki geçmişten gelen önyargısız deneyimleriyle Zeynep Dereli’nin görüşlerinin önemli bir pusula olacağına inanıyorum…
Faruk Eczacıbaşı
Yeniliğe açık, çağdaş bir eğitim sistemi geliştirme hayali olan herkesin bu kitaptan alacağı çok değerli bilgiler var. Kitabın önemli bir boşluğu dolduracağına, Z kuşağı gençlerimiz, öğretmenlerimiz, öğrenci velileri ile eğitim sistemimizden sorumlu kişi ve kurumlar için çok yararlı olacağına inanıyorum.
Özetle, ‘Dijital Yerliler/Yeni Nesil Eğitim Modeli’ adlı bu kitap, Cumhuriyetimizin 100. yılında gelişmiş ülkeler liginde ilk on içine girebilmemiz için, teknoloji odaklı insan eğitiminin önemini vurguluyor, ‘ticari icat’ kavramını gençlerimize tam yerinde ve tam zamanında aşılıyor, girişimcilik ruhunu geliştirmenin küresel güç haline gelebilmemiz için olmazsa olmaz bir önkoşul haline geldiğini somut örneklerle gösteriyor.

11 Mayıs 2020 Pazartesi

Daha Yeni Başlıyor

Hızlı ve yüksek miktarda veri üretmekteyiz. Bu durum günümüz dünyasını doğrudan etkilemektedir. Yeniye alışamadan daha da yeni ile karşılaşmaktayız. Hepimiz, dijital dünyaya yeni gelmiş ve, çevresine uyum sağlamaya çalışan göçmenleriz.

Faruk Eczacıbaşı, toplumsal bilinmezliklere bütünsel bir bakış açısı ile yaklaşmış bulunmaktadır. Kendi çevremizde yaşanan sorunlar bütün dünyada yaşanan sorunların bir yansıması ve bu bütün dünya için böyle. Bütünden soyutlanan bir çözüm, ileride şekil değiştirmiş başka bir sorun olarak karşımıza çıkabilir. Yapılması gereken geçmişin dogmalarından kurtulup geleceğe hazırlanmaya odaklanmaktan geçmektedir. Yeni bir dünyanın geleceğinin sorunlarını yapıcı yollarla çözmeye çalışmak herkesin görevi ve geleceğe karşı borçlarımızı ancak bu şekilde ödeyebiliriz.  

Arka Kapak

Geriye dönüp baktığımızda, her şeyin buhar makinesiyle başlamış olduğunu görüyoruz – yeryüzünde yaşayan bir tür olarak insan, bu buluşla birlikte 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren sürekli hızlanan ve kendisini diğer türlerden kesin olarak ayıran bir sürece girdi. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde her iki günde bir, insanlık tarihinin başlangıcından 2003’e kadar üretilmiş toplam bilgi miktarı kadar bilgi üretiliyor. 2013’te 4,4 zettabayt (trilyon gigabayt) bilgi üretilmişken, 2020’de bu rakamın 44 zettabayta çıkması bekleniyor.
Bu durum, miktar ve hız olarak baş döndürücü elbette, ama bunun da ötesinde, ortaya çıkan karmaşıklık düzeyi üzerine düşünmek gerekiyor; bu karmaşıklık son derece önemli sonuçlara yol açıyor ve bu sonuçların hepsi birbirine bağlı. “Geleceğin dünyası”nın peş peşe üzerimize gelen eşiklerinden geçiyoruz, hatta sürekli olarak eşikte yaşadığımızı söylemek mümkün. Yeni olana alışma fırsatı bulamadan daha da yenisi geliyor. Bu anlamda hiçbirimiz artık “bu dünyanın yerlisi” değiliz, hepimiz yeni gelmiş, çevresine uyum sağlamaya çalışan göçmenleriz. 
Faruk Eczacıbaşı, Daha Yeni Başlıyor’da kendi kişisel deneyimlerinden, Eczacıbaşı Holding’in “kompüter” serüveninden, Türkiye’nin geçirdiği dönüşümlerden ve dünyadaki son gelişmelerden yola çıkarak, her gün daha büyük bir ivmeyle hayatımıza giren teknolojik gelişmelerin getirdiklerini ve götürdüklerini inceliyor, gelecekte dünyayı iyisi ve kötüsüyle nelerin bekliyor olabileceğini tartışıyor. Daha Yeni Başlıyor, bu alanda yazılmış en kapsamlı, en dengeli ve en anlaşılır kitaplardan biri.

1 Mayıs 2020 Cuma

Kana Diz Kana

Okuyucusu için muhteşem bir deneyim, bir kitap iki hikaye. Kazıma tekniği ile bir karesi aylarca çizilmiş bir çizgi roman. 
Hakan Günday, Emre Orhun'un çizgi roman üzerine oluşturduğu konuşma balonlarını görmeden, hikayeyi bilmeden, kendi hikayesini yaratmış. Ve kitabı bitirdiğimde benim de aynı çizgi roman üzerinde hikayeleştirme yapma iştahımın kabardığını söyleyebilirim. 

Arka Kapak

KANA DİZ KANA, başkarakterinin yaralanması ve yarasını satın almaya hevesli bir palyaçoyla karşılaşmasıyla başlayan olayların, giderek katman katman açılan, derinleşen, ortaya çıkan ve yok olan varlıkların birbirlerinin karanlık aynalarına dönüştüğü, yalnızlıkları ve kalabalıkları yakından ilgilendiren pek çok kavramın yanıp söndüğü, takas edildiği, tartışıldığı, yol içermeyen kaotik bir yolculuk hikâyesi.
Yaratıcıları arasında, kitabın çizilmeye başlandığı 2008 yılından beri tasarlanan ve bir doğaçlama deneyimine dayanan deney, 12 yıl sonra Türkçe edisyonda gerçeğe dönüşüyor. Hakan Günday’ın kitap için kaleme aldığı önsözde belirttiği üzere, “bulmakla değil, aramakla ilgili” bir deney…
Çizen: Emre ORHUN