26 Aralık 2020 Cumartesi

Gürültü Çağında Sessizlik

 

Erling Kagge, Dünyayı dışarıda bırakmanın mutlak sonuç vermeyen formüllerini sunuyor. Öğretileri, üzerinde düşünülmesi gereken metaları içermektedir. Sessizlik üzerine kurgulanan kitapta; Sessizlik nedir? Nerededir? Neden şu an hiç olmadığı kadar değerlidir? sorularının yanıtlarını bulabilirsiniz. Sessizlik bireyin olduğu yerdedir, sessizlik her yerde bulunabilir. Sessizlik tamamen kendini geri çekmekle ilgili bir olgudur.

Arka Kapak

Norveçli kâşif Erling Kagge’den sessizlik üzerine büyüleyici bir anlatı…

Kagge Gürültü Çağında Sessizlik’te şehrin gürültüsünden, kalabalıklardan, teknolojiyle çevrelenmiş hayatlarımızdan ve yorulmak nedir bilmeyen zihinlerimizden sıyrılıp sessizliğe nasıl sığınabileceğimizi anlatıyor. Sessizlik nedir? Nerede, nasıl bulunur? Ve neden önemlidir? Kagge bu soruların cevaplarını bulmak için kendi deneyimlerinden yola çıkarak bizlere dünyayı dışarıda bırakmanın keyfini öğretiyor, sessizliğin gücünü hissetmemiz için çağrıda bulunuyor.

13 Aralık 2020 Pazar

Kirpinin Zarafeti


Kitap kulübü okumalarımdan bir diğeri Kirpinin Zarafeti. İçerisindeki 'Derin Düşünce' bölümleri beni daha çok etkiledi ve düşündürdü. Farkındalık, sıradan olaylara yüklenen büyük anlamlar, Dünya hakkında ne biliyoruz, fenomenoloji, yaşamın dayanıksızlığı, güven, sonsuzluk, yaşlanma, yağmur üzerine betimlemeler zihnimin kıvrımlarında yerlerini aldı.

Benim için kitapta yer alan en etkileyici cümle ise Asla'daki her zaman oldu.

Arka Kapak

Paris'in merkezinde, gösterişli bir apartmanda, müzik, resim ve felsefe meraklısı, Rus edebiyatı ve Japon sineması tutkunu elli dört yaşında bir kapıcı kadın. Son derece zeki ve üstün yetenekli ama içe dönük ve yaş gününde intihar etmeyi planlayan on iki yaşında bir kız çocuğu. Utangaç bu iki özel insanı birleştir en bağ binaya yeni taşınan kibar Japon beyefendisi olacaktır. Sessiz insanların zengin iç dünyalarında gelişen, göze çarpmayan güzellikleri yücelten, sınıflar ve nesiller ötesi bir dostluğu konu edinen Kirpinin Zarafeti, pek çok ülkede yayımlanmış, milyonlarca okura ulaşmış, zarif ve etkileyici bir roman.


"Her şeyin, özellikle de hayata dair mutlak olguların ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteren nefis bir kitap." Le Soir


"Barbery hayatın küçük keyiflerini, her şeyin Marcel Proust'un o sonsuz nostaljisi ile dengede olduğu muhteşem anları yakalamayı başarıyor." L'Express

"Bütün büyük yapıtlar gibi bu hikâye de kalbinizi kıracak, ama bazen hayatın bu hüzne değeceğini anlamanızı ya da hatırlamanızı sağlayacak." Chicago Sun-Times

5 Aralık 2020 Cumartesi

Prenses Maria

 

Prenses Maria'da kitap kulübü okumalarımdan biri oldu. Haldun Hürel ile bu kitap ile tanıştım.

Prenses Maria literatürde Moğolların Meryem'i olarak tanınmaktadır. Prenses Maria, Roma İmparatoru Mikael Paleologos'un kızıdır. Mikael acımasız bir hükümdar olarak ünlenmiş görünmektedir. Maria, imparatorun gayri meşru kızıdır ve annesi imparator tarafından öldürülmüştür. İmparator vicdanını Maria'ya yaşam imtiyazları tanıyarak rahatlatmaya çalışmaktadır. Maria, Galata'da antikacılık yapan Carlos isimli birine aşık olur ve aşkı zor bir sınavdan geçer. 

Arka Kapak

İstanbul âşığı Haldun Hürel'den Roma İstanbul'una uzanan bir aşk hikâyesi...

Latin istilasını bertaraf eden İmparator Mikael, harap edilmiş şehrini tekrar imar etmeye çalışırken kızı Prenses Maria da her şeye rağmen hâlâ göz alıcı olan İstanbul'u gezmekte, kendine yeni arkadaşlar edinmektedir.

İstanbul ve Galata surları, Maria ve sevgilisi Carlo arasına çekilmiş gibidir. Maria"nın Cenevizli bir Katolik olan Carlo'ya aşkı, iki katlı surların bile ardına uzanmaktadır!

İmparator Mikael’in onaylamadığı bu aşk, Maria ve Carlo'yu, neredeyse kendileriyle aynı kaderi paylaşan arkadaşları Fani ve Andrea ile çeşitli planlar yapmaya iter.

Bugün "Moğolların Meryem'i" olarak da bilinen Prenses Maria, farklı bir İstanbul deneyimi yaşamak isteyenlere hüzünlü hikâyesiyle Haldun Hürel’in kaleminden sesleniyor.