12 Şubat 2014 Çarşamba

ŞANS

Daha önce Karen Kingsbury'nin Köprü adlı kitabı ile ilgili paylaşımda bulunmuştum. Yazarın ikinci kitabı Şans, bir önceki kitabı ile kısmen bağlantılı olmakla birlikte okuru farklı bir hikayenin içine sürükleyen bir kitap. Kalemi son derece kuvvetli olan yazarın kitaplarında hikayelerin gerçekliliğini sorgulamakla birlikte, olay örgüsünün sürekliliği okuyucuyu canlı tutmakta. Kitap kapağında bulunan "Affetmek, affedeni özgür kılar." cümlesi çok düşündürücü... Affetmek, ilişkiler, aşk, bağımlılık, sadakat gibi konular ilginizi çeker ise kitap ile gönül rahatlığı ile buluşabilirsiniz.

Arka Kapak

Ona ayakta durma gücü veren ve eve girebilmesini mümkün kılan, nefes almasına olanak sağlayan tek şey, ağaç köklerinin arasına gömülü o eski kutuydu. Kutu, mektuplar ve bugünden on bir yıl sonra ulaşılabilecek son bir şans.

Dağılan hayatınızı toparlamak, hatalarınızı telafi etmek, yaralarınızı sarmak ve ayrılmak zorunda kaldığınız insanlarla tekrar bir araya gelmek için son şansa ne kadar inanabilirsiniz?

İnancınızın sizi nerede ayakta tutup, nerede yalnız bırakacağından nasıl emin olabilirsiniz?

Emin olduğunuz her şeyin ayaklarınızın altından kayıp gittiği bir anda neyin gücüyle ayakta durabilirsiniz?

Son şanslara inanmak, mucizelere inanmak kadar gerçektir.

6 Şubat 2014 Perşembe

SERENAD

Geçen sene 24 Kasım'da doğum günü hediyesi olarak Burçin prensesimden aldığım benim için değeri büyük olan Zülfü Livaneli'nin Serenad romanı, okuma yolculuğumda beni büyüleyen bir Livaneli klasiği oldu... Kitap ayracı olarak Burçinim'in seçtiği ve üzerinde "Gerçek arkadaşlar tanrının bize vermeyi unuttuğu kardeşlerimizdir." seçimi ise baktıkça içimi ısıtıyor...
Yoğun iş ve akademik hayatımdan nefes almak için biraz geç okumaya başladığım ve gün itibariyle bitirdiğim bu başyapıt, duygu yüklü ve özenle işlenmiş bir roman. "Serenad" bir sevgi çağrısı, kuvvetli bir aşkın hikayesi olarak karşımıza çıkıyor. Roman kahramanlarının kendilerine has hikayelerini merakla bir çırpıda okumak isteyecek ve romanı elinizden bırakamayacaksınız.
 
Arka Kapak
 
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.

Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.
 
Yüz binlerce okurun ellerinden bırakmadan okuduğu Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış, kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi.