19 Mart 2016 Cumartesi

Cesur Yeni Dünya

Cesur Yeni Dünya sadece kurguları ile değil, kurgudışı kitaplarıyla da tanınan yazar Aldous Huxley'in romanıdır. Romanın özgün adı ise Brave New World. Romanın kurgusu Londra'da 26. yüzyılda geçmektedir ve distopik bir atmosfer söz konusudur. Romanda üreme teknolojisi, uykuda öğretim sayesinde gözlenen toplumsal değişim konu edinilmektedir. Romanda tanımlanan dünya ironik bir ütopyayı temsil etmektedir. İnsanlık sağlıklı, teknolojik açıdan gelişmiş, savaşlar ve yoksulluk yok edilmiştir; tüm ırkların eşit olduğu ve herkesin mutlu olduğu bir dünya vardır. Tüm bunların yanı sıra birey için önemli olan aile, kültürel çeşitlilik, sanat, edebiyat, din ve felsefe kavramları yoktur. Aile kavramının yozlaşma göstergesi olarak algılandığı bu çağ, soma adı verilen hap sayesinde herkesin mutlu ve hayattan keyif aldığı bir sistem üretir. 

Arka Kapak
"Cesur Yeni Dünya" bizi "Ford'dan sonra 632 yılına" götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında "Cemaat, Özdeşlik, İstikrar" yazan Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi'nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, "annelik' ve 'babalık' pornografik birer kavram olarak görülür Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya -uykuda eğitim- ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. "Herkes herkes içindir."
"Cesur Yeni Dünya"nın önemi yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil, aynı zamanda 'birey yok edilse de süren macerasının' sağlam bir üslupta anlatılmasıyla da ilgili. Huxley, yapıtını ütopa geleneğinin kuru anlatımının dışına çıkarıp 'iyi edebiyat' kategorisine yükseltiyor.
Hiç kimse daha önce beraber olduğu kişiyle bir kez daha beraber olmaz, çünkü "herkes herkes içindir". İnsanlar makinelerden doğar, üretim kalitesine göre ise Alfa, Epsilon gibi sınıflara ayrılır. Ancak bu sistemin dışında, şehirden uzak bir yerlerde komün hayatı sürdüren bir başka topluluk daha vardır.
Bu topluluğun sürdüğü yaşam, teknolojinin egemenliğine bir alternatif olabilir mi? Yoksa bu ütopya da başarısız olmaya mahkum mudur?
Cesur Yeni Dünua, korkak bir geleceğin en eski anlatılarından.

8 Mart 2016 Salı

Guguk Kuşu

Guguk Kuşu, tiyatroseverlerin izlemesi gereken bir oyun. Doğası gereği yavrularına bakmayan, yavrularını bakması için başka kuşlara teslim eden annelik ve babalık duyguları körelmiş kuş türü, akıl hastanesinde bulunan mahkumlar üzerinden betimlenmektedir. 3 saat süren oyun sonunda deli doğulmaz deli olunur gibi bir tümevarım yapabilirsiniz.

Oyun Künyesi

Ken Kesey’in romanından sinemaya uyarlanan Jack Nicholson'un yıldızı olduğu beyaz perdenin kült filmleri arasında yer alan 1975 yapımı "Guguk Kuşu" (One Flew Over Cucko's Nest), Şakir Gürzumar yönetiminde Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu’nda sahnelenmeye hazırlanıyor. 

Guguk Kuşu, başrollerinde Oktay Kaynarca, Deniz Uğur, Galip Erdal, Bahattin Doğan, Levent Can, Kevork Türker  ve Kayhan Yıldızoğlu'nun olduğu 20 kişilik dev kadrosuyla sanatseverlerle buluşuyor.

“Guguk Kuşu” tutuklu olduğu cezaevinde çalışmaktan kurtulmak için deli taklidi yaparak güvenlik önlemleri daha az olan bir akıl hastanesine sevk edilen bir mahkûmun (McMurphy / Oktay Kaynarca) burada geçirdiği zamanı konu alıyor. McMurphy özelinde “deli kimdir?” “delileri sistem mi yaratır?”, “kim deli ya da kim akıllı” sorularına yanıt arıyor. Mahkûm McMurphy bu süre içerisinde hem kurallara uymuyor hem kaçma planları yapıyor hem de diğer hastalarla farklı bir diyalog kuruyor. Terapilerdeki kendi başına buyruk hareketleri ve özgürlüğüne olan düşkünlüğü nedeniyle soğuk, tavırlı, suratsız, otoriter Başhemşire Ratched (Deniz Uğur) ile de büyük sorunlar yaşıyor ve aralarında ciddi bir çatışma başlıyor. Oyunda gelişen bir dizi olaylar üzerinden birbirlerine üstünlük kurma çabaları normal olmaya çalışmanın deli olmaya çalışmaktan daha zor olduğu mizahi bir dille anlatılıyor.

Yazan: Ken Kesey
Uyarlayan: Dale Wasserman
Çeviren: Bilge Koloğlu
Yöneten: Şakir Gürzumar
Oyuncular: Oktay Kaynarca,Deniz Uğur,Galip Erdal, Levent Can, Kevork Türker, Yiğit Pakmen, Melda Narin, Ali Deniz Çelik, Onur Kırat, Umut Avcı, Gamze Uçar, Dorukan Kenger, Engin Demircioğlu, Onur Yenidünya ve Kayhan Yıldızoğlu

Acı Çikolata

Farklı bir yazarın imza günü için gittiğim yayınevinde beklerken, kitapların sihirli dünyasına daldığım bir anda keşfettim Toyin Adewale'ın "Acı Çikolata" isimli kitabını. Kitap arka kapağı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü arifesinde okunabilecek bir eseri resmediyordu. Kitap'da Nijerya'da yaşayan kadınlara, onların yaşamlarına, karşılaştıkları zorluklara dair 20 tane öykü mevcut. Bu kitap ile Afrika edebiyatına dair bir izlenimde kazanmış oldum. Öğrendim ki günümüz Nijerya'sında kadın toplumun en zayıf halkası, en çok ezilen bireyi. Kaba kuvvetin ve rüşvetin günlük yaşamın 'olağan' bir parçası olduğu ülkede sadece tarlasında çalışan köylü kadın ezilmiyor. Nijerya'da olup bitene karşı çıkan, durumu kabullenmeyen, tepelerindeki baskıya teslim olmayı reddeden tahsilli, politik görüşlü kadınlar da büyük bir savaşım vermek zorunda.
Toyin Adewale'in bu kitabı bugüne kadar ülkesi Nijerya'da yayınlanması mümkün olmayan, meraklıları için tavsiye edebileceğim bir Afrika edebiyatı eseri.

Arka Kapak
Afrika'da modern edebiyat ilk adımlarını attığı 1960'lı yıllarda; Nijerya, özellikle roman ve öykü dallarında en verimli ülkelerden biriydi. Ancak aradan geçen yıllarda bir krizden ötekine sürüklenen Nijerya'da edebiyat bir kenara itilmiş, ona toplumda pek bir yer kalmamıştır.
Toyin Adewale'nin bu kitaba alınan yirmi öyküsü Nijerya kadınının sorunlarla dolu günlük yaşamına değiniyor. "Acı Çikolata", Nijerya gerçeğinin çok inandırıcı bir mozaiği. Yazar öykülerinde güçsüzlerin avukatlığını yapıyor, yaşam gerçeğindeki düşlerini anlatıyor, güçsüzlerin gücünden söz ediyor. Adewale'in her satırında kadının yürekliliği seziliyor. Nijerya gerçeği bir mozaik olarak okurun karşısına çıkıyor. İşte bu nedenle Toyin Adewale'in elinizde tuttuğunuz "Acı Çikolata" adlı kitabı İngiltere, Fransa ve Almanya'da yayımlandığında büyük ilgi görmesine rağmen, kendi ülkesi Nijerya'da halen yayımlanmamıştır.

4 Mart 2016 Cuma

İYİ HİSSETMEK


Duygusal olarak yoğun bir dönem geçirdiğim esnada Psikiyatrist bir arkadaşımın önerisi ile elime aldığım "İyi Hissetmek" okudukça içinde bulunduğum duygudurum algımın hafiflemesine neden oldu. Kitap, ruhsal sağlık sorunları olan kişilere yardım etmek için, bilişsel davranışçı terapi tekniklerini kişilerarası, yaşantısal ve psikodinamik terapi öğeleri ile birleştiren bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Bu yaklaşım, birçok olumsuz bilişsel durumun geçmiş deneyimlere dayandığını ileri sürer ve sonuç olarak değişimi ortaya çıkarmak amacıyla, negatif düşünce ve davranışlara meydan okumak ve onları değiştirmek için modeller sunmaktadır.
Yazar, iyi hissetmek harika bir duygu. İyi hissetmek kendinize olan borcunuzdur sloganı ile kitabının iddiasını desteklemektedir.
Doktorların, psikolojik tedavilere ek olarak tavsiye ettiği ve tedavileri esnasında bireylerin iyileşme süreçlerini deneyimlediği bu kitabı kendini iyi hissetmek isteyen herkes okuyabilir.

Arka Kapak


İyi Hissetmek İyi Hissettiriyor 
İşte size iyi bir haber; kendinizi kaygı, suçluluk, kötümserlik, erteleme, düşük benlik saygısı ve depresyonun diğer "dipsiz kuyuları" ndan ilaçsız kurtarabilirsiniz! İYİ HİSSETMEK'te, psikiyatrist David Burns duygularınızı harekete geçirecek ve hayata daha olumlu bakmanızı sağlayacak, bilimsel olarak test edilmiş teknikler sunuluyor. 


  • Duygudurumunuzdaki dalgalanmaların nedenlerini anlayın
  • Olumsuz fikirleri kafanızdan silip atın
  • Suçluluk duygunuzla başa çıkın
  • Sevgi ve onay bağımlılığınızın üstesinden gelin
  • Özgüveninizi arttırın
  • "Hiçbir şey yapmamak" ile baş edin
  • Depresyonun acı veren girdabından kurtulun

  • "Okunacak ve tekrar okunacak bir kitap!" 
    -Los Angeles Times-