25 Eylül 2013 Çarşamba

Aklın Yeni Sırları

Kitap, kavramsal çağda iş başarısının 6 anahtarı mottosundan yola çıkılarak Daniel H. Pink tarafından yazılmış bulunmaktadır. Kitap içerisnde bilgi çağından kavram çağına geçişte sol beynin hakimiyetinin sağ beyne geçmesi konu edinmektedir. Geleceği yönetecek olan kişilerin yaratıcı yönü gelişmiş olan ve sağ beynini  kullanan bireylerce gerçekleşeceği anlatılmaktadır. Yazar yüksek kavram ve yüksek dokunuş terimleri ile kavram çağını desteklemiş bulunmaktadır.

Kavram Çağı'na adım atarken bireylerin etrafındaki tüm insanların yaptıklarına dikkatle bakması gerektiği ve kendisine şu 3 soruyu sorması gerektiği belirtilmiştir;

1. Denizaşırı ülkelerden biri bu işi benden daha ucuza yapabilir mi?
2. Bir bilgisayar bu işi benden daha hızlı yapabilir mi?
3. Bu bolluk çağının manevi, aşkın tutkularını tatmin eden bir şey sunuyor muyum?

Yazar iş başarısının 6 anahtarını; tasarım, öykü, senfoni, empati, oyun ve anlam olarak ayrı portfolyalar şeklinde okuyucusu için detaylandırmış. Kitap, bir kişisel gelişim kitabı olmamakla birlikte profesyonel iş başarısı ve kişisel tatminin anahtarını açıklamaktadır. 

18 Eylül 2013 Çarşamba

Su Perime İthafen(2)

Geçtiğimiz haftasonu keyifli bir pazar günü geçirmek üzere gittiğimiz Polenezköy yolunda kıymetlim İlayda bana ithafen yazmış olduğu mektubu elime bıraktı, dayanamayıp o anda okuduğum mektubu, daha sonra tek başıma kaldığımda defalarca okudum ve hissettiğim sıcaklığı kelimelere sığdıramayacak kadar duygulandım. İlayda'nın bu bana yazdığı ilk mektup olmamakla birlikte mektuplarına cevap verme durumum O'nun hayatıma girmesi ile birlikte başlayan yazma serüvenime büyük etki sağlamış bulunmakta. Kız arkadaşlarınız biyolojik olmayan kardeşlerinizdir cümlesinin bendeki cevabı olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Mektubunda bana sevimli bir sitem ile başlamış ama ben biliyorum insan nazının geçtiği sevdiklerine sitem eder. Mektuplarımızın vazgeçilmez konusu olan zamanın tazı misali hızlı oluşu ile devam etmiş, evet canım zaman çok hızlı ama hızla akıp giden zaman sürecinde önemli olan ne kadar kaliteli zaman geçirdiğimiz ve hayatımızı ne kadar dolu dolu yaşadığımız oluyor. Bu yılın ikimiz içinde bereketli geçmeye devam ettiğini düşünüyorum. Seyehatlar, gezmeler, tozmalar, yeni başlangıçlar, akademik verimlilik vb. birçok alanda yoğun zamanlarımız oldu. Evet, aramıza masafeler de girdi ama biz seninle aslında o mesafelerin hiçbir şekilde sorun yaratmadığını kanıtladık, yaşadığım talihsiz kaza sonucu bile yılmadan ve hayattan kopmadan seni Londra'ya ziyarete geldiğim günleri hiçbir zaman unutabilmem mümkün değil. Biz aslında her daim birbirimizi gönlümüzde hissediyoruz.
Bazen bu kadar yoğunluğun içinde kendimden üçüncü bir şahıstan bahsedercesine bahsetmek istiyorum, hatta hayat serüvenimde her gün her dakika karşılaştığım olaylarda sanki ilk kez bir yerine ağrı saplanan biri gibi neyin bana iyi geleceğini, çözümümün ne olacağını bilmiyorum hatta birisi ilacın şu dediğinde hayır bu kadar basit değil diye haykırmak istiyorum. Sonra durup düşünüyorum yaş ilerledikçe aslında insan umursamıyor çok şeyi ya da ne de olsa hallolur gözüyle bakıyor diye kendimle çelişiyorum. Sonuç olarak şunu belirtmek isterim ki o kafadaki deli sorular hiçbir zaman gitmiyor hatta yanına yenilerini ekletiyor.
Senin gibi gezip, görmeyi, yeni kültürler ile tanışmayı seven birinin baktığı yerlerde her daim güzellikler olsun, kurban bayramı tatilin müthiş, çılgınca hikayelerle dolu geçsin:)
Seni çok özlüyorum, bir süre günün tamamını birlikte geçirdikten sonra ara ara görüşmek beni de çok etkiledi. Her seferinde seninle nasıl hasret giderebileceğimi düşünüyorum, sence hasret giden birşey midir?
Hayatımızda sürekliliği olan bütün yeni başlangıçlarımızda Allah bize güç kuvvet versin ve hepsinden alnımızın akıyla çıkabilelim. Hayatta her şeyin bir zamanı olduğunu düşünen ben hayırlısı ile olacaklar için o zamanı beklemenin doğruluğuna inanıyorum hiç bir olay ve/veya olgu için acele etmeye gerek olmadığını düşünüyorum. Ne demişler su akar yolunu bulur... Seni kocaman kucaklayorum:)

14 Eylül 2013 Cumartesi

Allah De Ötesini Bırak

Kitabı incelerken "Karşında o kadar çok maskeli insan var ki onları tanımak için yoruluyorsun. Şayet dikkat edersen güzel olan bir şey var; o senin hakkını aldıkça, sen onun sevaplarından kazanıyorsun. O halde kaybettim diye üzülme, biraz daha derin bakarsan, aslında kazandığını fark edeceksin!..." bölümünün yazılı olduğu sayfaya odaklandım ve kitabın tamamını okumanın ruhsal bir rahatlatma sağlayacağını düşünerek aldım ve Uğur Koşar'ın duru anlatımıyla aynı gün bitirdim. Tavsiye ederim, soluklanmak, dingin bir kaç saat geçirmek için okuyabilirsiniz.

Arka Kapak

Allah her şeyden haberdardır, sanmayın ki size yapılan haksızlığa kayıtsız kalıyor. O, size bir annenin evladına yaklaştığı merhametten daha fazla merhamet duyandır. Duanın karşılığını takip etmeden "Allah de ötesini bırak". Kul Rabb'ini imtihan etmez. O'na tevekkülle yaklaştığında rahmetini tüm hücrelerinde hissedeceksin.

Karşında o kadar çok maskeli insan var ki onları tanımak için yoruluyorsun. Şayet dikkat edersen güzel olan bir şey var; o senin hakkını aldıkça, sen onun sevaplarından kazanıyorsun. O halde kaybettim diye üzülme, biraz daha derin bakarsan, aslında kazandığını fark edeceksin!..

Aşık olacaksın evet ama kalbini Allah aşkıyla yakacaksın... Dünyanın geçici olduğunu, biteceğini İDRAK edeceksin; sadece sonsuz kudrete bağlanacaksın. ALLAH'A bağlı yaşayacaksın. İşte Uğur Koşar bu kitap da sana herkes gibi Allah'ı anlatmıyor O'nu adeta hissettirip yaşatıyor!..
-Psikolog Cavidan Ebru Kızıl-

Yirmi yıldır terapi deneyimlerimde elde ettiğim sonuçlardan biri şudur ki; eksik olan parçaları yitirdiğini düşünen ve bunları arayarak çıkmazlara giren ve bunun da dışarıda olduğunu sanan çok büyük bir çoğunluk çeşitli psikolojik sorunlarla ruh sağlıklarını bozmuştur. Bu büyük çoğunluğa eserlerinde ve görüşlerinde öze dönüş yolunda katkı sağlayan, aradıklarını bulabilme cesareti ve ışığı olan Uğur Koşar Dostuma "ALLAH DE ÖTESİNİ BIRAK" ile özlerine dönebilmesi adına ışık olan eserinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunuyorum...
-Uzm. Psikolog Abdullah Topal-

Hangi Dünya Düzeni?

Banu Avar'ın 2009 yılında Avrasya televizyonu ekranlarından izleyicilerle buluşan "Dünya Düzeni" adlı programından kesitlerle derlenen kitap ilk sayfalarında akademisyenlere yönelttiği katı eleştirileri ile başlıyor ve tarihin karmaşık ilişkilerini Türkiye açısından anlatıyor. Başladığı kitabı bitirmeden elinden bırakamayan bir okur olarak, farklı bir bakış açışı deneyimlemek adına kitabı tamamladığımı belirtmek isterim.

Arka Kapak

Yabancı güçlere ve işbirlikçilerine karşı...

2009 yılı Banu Avar'ın deyişiyle yabancı güçlerin ve içerdeki işbirlikçilerinin gemi azıya aldığı ve bunu açıkça ilan ettiği yıldır... 2009 tarihe bu şekilde geçecektir... Şubat 2009'dan Haziran 2009'a kadar Avrasya televizyonu ekranlarından izleyicilerle buluşan "Dünya Düzeni" adlı programda bu tarihsel döneme dikkat çeken deneyimli gazeteci Avar, "küresel çete" olarak değerlendirdiği güçlerin karmaşık ilişkilerini ve uyguladıkları politikaları Türkiye açısından mercek altına alıyor.

8 Eylül 2013 Pazar

Bir Psikiyatristin Gizli Defteri

Kitap adından da tahmin edildiği üzere bir psikiyatristin hastalarından en sıradışı vakaları okuru ile paylaştığı gerçek hikayelerden oluşmaktadır. Kitapta beni etkileyen cümle "sevdiklerimizin iyiliği için sınırların bazen esnetilmesi gerekliliği..." oldu. Her birey bu cümledeki esnekliği kendinde tecrübe etmiş olmalı. Kitabı psikiyatriye ilgi duyan duymayan herkesin okumasını tavsiye ederim.

Arka Kapak

Gerçek hikâyeler kurgudan çok daha tuhaftır, Dr. Gary Small da bunu gayet iyi biliyor. Psikiyatriyle ve insan beyni üstüne çığır açıcı araştırmalarla geçen otuz yıl içinde Dr. Small pek çok şey görmüş. Şimdi ofisinin kapılarını açmaya ve kariyerinin en gizemli, ilginç ve tuhaf hastalarını anlatmaya hazır.

Bu kitap bir psikiyatristin zihnine ve onun giderek gelişim gösteren mesleki yaşamına yapılan aydınlatıcı bir yolculuk. Aynı zamanda bu branşın ve daha önce görülmemiş, tanısı koyulmamış çeşitli akıl hastalıklarının perde arkasına da bir bakış... Kitabı okurken kendinizi, bizi insan yapan şaşırtıcı tuhaflıklar üstüne düşünürken bulacaksınız.

Sıkça komik, kimi zaman trajik ve daima etkileyici Dr. Small, sizleri kariyeri içinde Bostonun kalabalık acil servis koridorlarından başlayıp ülke elitlerinin multimilyon dolarlık kayak localarına dek uzayan bir geziye çıkarıyor. Bu gezi sırasında birbirinden tuhaf gerçek karakterleri anlatırken, bir yandan da esrarengiz histerik körlükle, penisinin küçüldüğüne inanan bir adamla, gizli sürdürülen çifte hayatlarla ve ürkütücü derecede psikotik romantik arzularla baş ediyor. Akıl hocası kendi hastası olduğunda Dr. Smallun kariyeri ve kişisel hayatı tam bir döngüyü tamamlıyor ve Smallun kimsenin zihinsel araştırmanın ötesinde olmadığını anlamasını sağlıyor; kendisinin bile...